3. Hukuk Dairesi 2016/12022 E. , 2017/12871 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde; davalı ile ... ilçesi ... köyünde tanıştıklarını, davalının çalışmak için ..."a gelmesinden sonra davacının babası tarafından misafir olarak eve getirildiğini, daha sonraları ailenin güvenini kazandığını, eve daha sık gelip gitmeye başladığını, davacının evlenip ayrıldığını ve baba evine döndüğünü, davalının davacıya çıkma teklif ettiğini, yalan konuşarak onu kandırmaya çalıştığını, davalının ısrarları sonucunda ailenin de oluru ile nişanlandıklarını, davalının ondan sonra davacıyı sahiplendiğini, çalıştığı işinden ayırdığını, etrafındaki insanlara nişanlısı olarak tanıştırdığını, beraber yuva kurmak için ev satın aldıklarını, bunun için davacının davalıya 14.000 TL katkı sağladığını, davacı ve davalının ... Belediye Başkanlığı evlendirme dairesinden 20.10.2012 tarihini nikâh tarihi olarak aldıklarını evin içini birlikte döşediklerini, kına gecesi yapıldığını, kına gecesinden sonra davalıya bir daha ulaşılamadığını, davalının ayrıca köye gidip davacı hakkında ileri geri konuştuğunu, evlilik öncesi davacıyı kandırarak birlikte olmaya razı eden davalının bu durumu köyde herkese anlattığını, nişanlılık döneminde başka kız ve kadınlarla görüştüğünü, bu durumu öğrenen davacının ayrılık kararı aldığını, davalının davacıyı bu kararından vazgeçirmeye çalıştığını hatta davacı ile zorla beraber olduğunu, evlilik bahanesi ile tecavüzden dolayı davacının şikâyet etmesini engellediğini, davacının şikâyeti üzerine Savcılık tarafından 2012/14078 sayılı soruşturma dosyası açıldığını iddia ederek; nişanı bozup, kusurlu davranışları ile davacı ve ailesinin namusuna ve şerefine zarar veren, maddi olarak sıkıntılara sebebiyet veren davalıdan 25.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde; ..."a ilk gelişinde davacının babasının evinde 2003 yılında 15-20 gün kadar kaldığını, davacı ve davalının bu vesile ile tanıştıklarını, davacının kısa bir süre sonra evlendiğini, davalının 2005 yılında askere gittiğini, 2007 yılı Mart ayında askerden döndüğünü, bu süre içinde davacının eşinden ayrılarak babasının evine döndüğünügördüğünü, 2008 yılına kadar davalının davacı ile görüşmediğini, davacının davalı ile evlenmeyi istediğini, davalının davacıya bunun mümkün olmayacağını söylediğini, davacı ile davalının cinsel ilişki kurmadığını bu yöndeki iddiaların gerçek olmadığını, evlenme vaadinde bulunulmadığını, davacının onuru ile oynanmadığını savunarak; davanın reddine, 50.000 TL manevi tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı ve davalı arasındaki ilişkinin hukuki nitelendirmesinin yapılabilmesi için tarafların iradelerine bakılmalıdır. Davacının müşteki sıfatıyla ... Cumhuriyet Başsavcılığı"na vermiş olduğu 23.10.2012 tarihli dilekçesinde yer alan açıklamalarda, davalının yıllardan beri evlenme bahanesi ile davacıyı kandırdığı, birlikte olduğu davacının namusu ile oynadığı, kirlettiği, ifade edilmektedir. Davacı, kendisini davalının kandırdığını, aldattığını açıklamaktadır. Başka bir anlatımla davalının gerçek evlenme vaadi (nişanlanma isteği) yoktur. Eğer ortada her iki tarafın da ileride evlenme vaadi gerçekten yoksa yani taraflardan birisi diğerini bu konuda aldatmışsa ilişki nişanlanma olarak nitelendirilemez. Olayımızda da davacı ve davalı arasındaki ilişki bir nişan ilişkisi olarak görülemez gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2.kitabı ile (3 kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulanış Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemesinde görülür.
04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir (HUMK.nun madde 76, HMK madde 33). Anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne ilişkin hukuki nitelendirme yapılmalıdır.
Davada, istem nişana dayalı tazminat istemi olmayıp, haksız fiile dayalı (HGK 03.06.2009 tarihli 2009/3-174 E. 2009/235 K. sayılı ilamında ‘…davacı ile davalı nişanlandıktan sonra düğün yaparak gayri resmi şekilde bir araya gelmişler ve uzun süre birlikte yaşamışlardır. Bu durumda nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesi mümkün değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık haksız fiil olarak nitelendirip buna göre çözümlenmesi gerekir. Bu durumda davanın dayanağı haksız fiil olup, haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklara genel mahkemede bakılması gerektiğine göre; Yerel Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.’) tazminat istemi olup, bu çerçevede değerlendirme yapılarak görevsizlik kararı verilip, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, res"en, gözetilmelidir.
Mahkemece, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görev hususu düşünülmeksizin yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.