20. Hukuk Dairesi 2015/508 E. , 2015/6362 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2004-2006 yıllarında yapılan kadastro sırasında ..... köyü 159 ada 93 ve 94 parsel sayılı sırasıyla 2672,19 m² ve 2870,84 m² yüzölçümündeki taşınmazlardan, 159 ada 93 sayılı parsel 1936 tarih, 690 tahrir numaralı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davacı ... adına; 159 ada 94 parsel ise yine aynı vergi kaydına dayanılarak tarla niteliğiyle ... adına tesbit edilmiş, daha sonra her iki taşınmaz da, komisyon kararıyla taşınmazların 1. derece doğal sit alanı içinde kaldıklarından söz edilerek adına tarla niteliğiyle tesbit edilmiş, daha sonra bu tesbite karşı .... tarafından yapılan itiraz üzerine, ...... Kadastro Mahkemesinin 18/03/2009 tarih ve 2006/309 – 2009/334 sayılı kararıyla, davacı ....’ın davasının feragat nedeniyle reddine ve taşınmazların tesbit gibi (komisyon kararı gibi) tesciline dair kararı üzerine her iki taşınmaz da adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacılar ..... ve ... 29/03/2010 havale tarihli dilekçeleriyle, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, davacı ... 159 ada 94 parsel sayılı taşınmazın, davacı ... ise 159 ada 93 parsel sayılı taşınmazın adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır.
Mahkemece, 1086 sayılı HUMK"nın 45. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, asıl dava ve birleştirilen davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ..... ve ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/02/2014 tarih ve 2013/9938 – 2014/1970 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verildiği ancak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm maddesinin yorumunda ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü, somut olayda, eldeki davanın davacılarının ... ve ... olduğu, kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen ...... Kadastro Mahkemesinin 18/03/2009 tarih ve 2006/309 – 2009/334 sayılı dosyasının davacısının ise .... olup, ....’ın davacıların babası olduğu, buna göre, davacı .... kadastro mahkemesinde açtığı davadan, çekişmeli taşınmazların kendisiyle ilgisi bulunmadığını, taşınmazların oğulları olan ..... ve ..."a ait olduğunu belirterek davadan feragat ettiğini yine çekişmeli taşınmazların kadastro tutanağının edinme sütununda taşınmazların davacıların annesi olan ....’tan davacılara intikal ettiğinin belirtildiği, ayrıca, davacıların da, dava dilekçelerinde taşınmazların annelerinden kendilerine intikal ettiğini bildirdikleri, bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, kesin hükümden söz edilemeyeceği, mahkemece işin esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, asıl ve birleşen dosyada davanın kabulü ile, ..... ili, ...... ilçesi, ..... köyü 159 ada 94 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, davacı ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 159 ada 93 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, davacı ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçelerindeki açıklamaya göre dava, zilyetlik nedeniyle kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanılan 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmü uyarınca yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak dava konusu taşınmazların tescilli sit alanı dahilinde bulunmadığının belirlendiği gibi adına tescil kararı verilen davacılar yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 24/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.