3. Hukuk Dairesi 2016/1749 E. , 2017/12921 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonesi olduğu davalı şirketçe tahakkuk ettirilen faturaların ödenmesi için dava dışı bankaya talimat verdiğini, aboneliğe ait sayacın 18.05.2013 tarihinde davalı şirkete bağlı görevliler tarafından sökülerek yenisi ile değiştirildiğini, akabinde davalı şirketin sökülen sayacın arızalı olduğu gerekçesiyle 15.05.2012 ila 18.05.2013 tarihleri arasındaki dönem için 11.211,10 TL eksik tüketim bedelini içeren fatura tahakkuk ettirdiğini, anılan faturanın talimat nedeniyle banka tarafından 07.08.2013 tarihinde davalı şirkete ödendiğini, ancak sökülen sayacın düzenli olarak çalıştığını, aksi halin kabulü halinde dahi ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca eksik tüketim bedelinin 90 gün yerine 12 ay üzerinden hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca sayacın periyodik kontrollerini süresinde yapmayan davalı şirketin müterafik kusurlu bulunduğunu ileri sürerek; 11.211,10 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadını talep etmiştir.
Davalı; davacının kullanımındaki sayacın tüketimleri doğru kaydetmediğinin tespit edilmesi üzerine 18.05.2013 tarihinde söküldüğünü, yapılan testler sonucunda sayacın 14.04.2009 tarihinden itibaren tüketilen enerjiyi % 94,76 oranında eksik kaydettiğinin belirlendiğini, bu nedenle Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 20. maddesi uyarınca 12 aylık süre üzerinden ve ilgili dönemdeki birim fiyatları esas alınmak suretiyle dava konusu faturanın düzenlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sayacın 4 yıldır arızalı olması nedeniyle eksik tüketim bedelinin 12 aylık süre üzerinden hesaplanması gerektiğini bildiren elektrik mühendisi bilirkişinin görüşü ile sayaçta periyodik bakım ve kontrol yapılmamasının davalı şirket açısından % 25 oranında
müterafik kusur teşkil etmesi nedeniyle fatura bedelinden bu orana isabet eden tutarın iadesinin gerektiğini bildiren hukukçu bilirkişinin görüşü esas alınarak; davanın kısmen kabulü ile 2.802,77 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- HMK"nun 266 ve devamı maddelerinde "bilirkişilik" müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede, mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, 267. maddesinde bilirkişi olarak yalnızca bir kişinin görevlendirilebileceği, ancak gerekçesi gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesinin mümkün olduğu, 282. maddede bilirkişinin oy ve görüşünün hâkimi bağlamayacağı, 281. madde de ise rapordaki eksiklik yahut belirsizliğin giderilmesi için bilirkişiden açıklama ya da ek rapor istenebileceği gibi, yeniden bir bilirkişi heyeti oluşturularak rapor aldırılabileceği, hükme bağlanmıştır.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle elektrik mühendisi bilirkişinin görüşüne başvurulmuş, anılan bilirkişi tarafından hazırlanan 04.09.2014 tarihli raporda; davalı şirket tarafından 12 aylık süre esas alınarak yapılan hesaplamanın doğru olduğu bildirilmiştir. Bu rapora, davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine elektrik mühendisi bilirkişinin yanına akademisyen hukukçu bilirkişi atanarak bilirkişi kurulu oluşturulmuş ve anılan bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 20.01.2015 tarihli ek raporda, hukukçu bilirkişi; hesaplamanın doğru bulgu ve belgenin bulunmaması nedeniyle 90 günlük süre esas alınarak yapılması gerektiğini, ayrıca davalı şirketin sayacın periyodik bakım ve kontrollerini yapmaması nedeniyle % 25 oranında müterafik kusurlu bulunduğunu, bu nedenle 90 günlük süre esas alınarak hesaplanacak bedelden kusur oranında indirim yapılması gerektiğini bildirmiş, elektrik mühendisi bilirkişi ise; hesaplamanın 12 aylık süre esas alınarak yapılması gerektiğini, ayrıca sayaçları periyodik olarak kontrol etme gibi bir sorumluluğu bulunmayan davalı şirkete müterafik kusur atfedilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan ek rapor, iki kişiden oluşan bilirkişi kurulunca hazırlanmış olduğu gibi, bilirkişilerin yukarıda açıklanan görüşleri birbiriyle çelişmektedir.
Bu durumda, mahkemece; çelişkiyi giderecek şekilde elektrik ve elektronik mühendislerinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan hükme esas teşkil edecek nitelikte rapor alınması ve diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporların hükme esas alınması suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; davalı şirketin müterafik kusurlu olması; davacı elektrik abonesinin tükettiği enerji bedelinin aslından kaynaklanan hukukî sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Aksi halin kabulü, bedelsiz olarak elektrik kullanması, diğer bir anlatımla davacı elektrik abonesinin sebepsiz zenginleşmesi sonucunu doğuracaktır. Bu ilkeden hareketle yerleşen dairemiz uygulamasına göre; parekende satış şirketinin müterafik kusurlu olması halinde, tahakkuk ettirilen bedel içerisinde yer alan (normal tüketim bedeli dışındaki) gecikme zammı veya işleyecek yasal faizden indirim yapılabileceği kabul edilmiştir.
Nitekim, eldeki davada da; davalı şirketin, dava konusu tüketim bedeline (yürürlükteki yönetmelik hükümleri uyarınca) gecikme zammı uygulamadığı, dosya kapsamıyla sabittir. Bu nedenle, dava konusu tüketim bedelinden, davalı şirketin müterafik
kusuru nedeniyle indirim yapılmış olması doğru görülmemiş ise de; yukarıda açıklanan nedenle hüküm bozulduğundan, bu yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
2- Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.