3. Hukuk Dairesi 2016/1756 E. , 2017/12923 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 2013 model ... marka aracı 79.000 TL bedelle davalıya sattığını, satış bedelinin 32.000 TL"lik bölümü için dava dışı ... İnşaat Limited Şirketi adına kayıtlı ... plakalı aracın takas edilmesi yönündeki davalı teklifinin kabul edildiğini, akabinde takas edilen aracın maliki olan dava dışı şirket tarafından araç satışı için vekalet verildiğini, satılan aracın ise plaka takılarak davalıya teslim edildiğini, ancak takas edilen araç üzerindeki rehnin banka tarafından kaldırılmaması nedeniyle satılamadığını, bu hususun ihtarname ile bildirilmesine rağmen borcu ödemeyen davalının başlatılan takibe de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında bir aracın satılıp devir edilmesi ve bedelinin bir kısmının nakten, bir kısmının da 3. kişiye ait aracın takas olarak kabülü ile gerçekleştiği hususunda bir sözleşme yapıldığı, davalının sözleşme hükümleri gereği edimini yerine getirdiği, basiretli bir tacir gibi takasını kabul ettiği araç hakkında yeterince araştırma yapmayan davacının davalıdan bir talepte bulunamayacağı gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, araç satım sözleşmesi nedeniyle bakiye satış bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, kapsam başlıklı 2. maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde;"Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına
ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem" olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımı verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 6502 sayılı Kanun"un 73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara tüketici mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda; davalının, aracı ticari veya mesleki olmayan amaçlarla davacı satıcıdan satın alıp almadığı, diğer bir anlatımla tüketici sıfatına haiz olup olmadığı incelenmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle davalının 6502 sayılı Kanun"un 3. maddesinde yer alan tüketici tanımına uygun olarak aracı ticari veya mesleki olmayan amaçlarla satın alıp almadığının tespit edilmesi ve buna göre görev hususunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.