20. Hukuk Dairesi 2015/232 E. , 2015/6383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekilinin 11/02/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ..... ili, .... ilçesi, .... köyü, ... mevkiinde bulunan 105 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın yörede yapılan 2/B madde uygulama çalışmalarında, orman vasfı ile adına kayıtlı iken 2/B kapsamına alındığını, taşınmazın ....ndeki kayıtlarında zilyedi olarak davalı ..."ün göründüğünü, oysa davalı taşınmazı davacının 25-30 sene önce .... adlı şahıstan satın alıp o tarihten beri tarımsal faaliyette bulunmak suretiyle zilyetliğinde bulundurduğunu, davalı ..."ün ise, davaya konu taşınmazla hiçbir ilgisinin bulunmadığını beyanla, dava konusu 105 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında bulunan "..."ün zilyetliğindedir" kaydının silinerek, davacı ..."in zilyetliğinde olduğunun tespiti ile bu hususun tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; 6292 sayılı Kanun uygulamasından önce tapuda kayıt maliki olmayan kişinin bu davayı açmaya hakkı yoktur gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı gerçek kişi vekilince, davanın yanlış nitelendirildiğinden bahisle temyiz edilmiştir.
Davalı taşınmazın bulunduğu köyde, Kadastro Müdürlüğü tarafından 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun gereğince genel arazi kadastrosu ile birlikte yapılan orman kadastro çalışmaları 27.08.2007 tarihinde askıya çıkarılmış 27.09.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra 12.03.2009 tarihinde 64 nolu .... Kadastro Komisyonu tarafından 6831 sayılı .... Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik hükmüne göre 2/B made uygulaması askı ilânına çıkartılmış 12.09.2009 tarihinde kesinleşmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu edilen taşınmazlardan 131 ada 4 parsel sayılı taşınmaz hakkında 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine “İş bu taşınmaz .... oğlu ...."ün 1965 yılından beri fındık bahçesi vasfıyla kullanımındadır” şerhi verildiği, iş bu dosya davalısı ..."ün ise, kendisinin zilyet olduğu iddiasıyla ve tutnağın beyanlar hanesine kullanıcı olarak kendi adının yazılarak, kadastro sırasında yapılan yanlışlığın giderilmesi isteğiyle, ..... Kadastro Mahkemesine dava açtığı, davalı tarafın davayı kabulü nedeniyle mahkemenin 2012/4-5 Esas ve Karar sayılı ilâmıyla davanın sonuçlandığı ve hüküm temyiz edilmediğinden 24.05.2012 tarihinde kesinleştiği, çekişmeli taşınmazın oluşan tapu kaydına “İş bu taşınmaz Kamil oğlu ..."ün 1965 yılından beri fındık bahçesi vasfıyla kullanımındadır.” şerhi yazıldığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ayrıca, iş bu dosya kapsamında yapılan keşif esnasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarının davacı tarafın iddiasını ispatlamaktan uzak olduğu ve davalı ..."nın taşınmazı 25 sene önce ...."den köy senedi ile satın aldığı ve halen onun kullanımında olduğunu beyan etmeleri dikkate alındığında, davacının açmış olduğu davada haklılığını ispatlayamadığı görülmektedir.
Öyleyse dava konusu taşınmaza ilişkin açılan davanın (A1) ile gösterilen kısma yönelik talebin, dosya arasında mevcut teknik bilirkişinin 20.12.2013 havale tarihli raporuna ekli krokisinde kesinleşen 105 ada 1 parsel altında orman olarak sınırlandırılmış taşınmaz içinde kaldığı, niteliği orman olan taşınmaz hakkında hiçbir suretle zilyetlik iddiasında bulunulamayacağı ve krokide (A2) ile gösterilen kısma yönelik talebin ise; 131 ada 4 parsel altında 6831 sayılı .... Kanununun 2/B maddesi uyarınca adına orman sınırları dışına çıkarılmış taşınmaz içinde bulunduğu ve taşınmazın bu bölümünün kullanımının kendisinde olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçeleriyle reddedilmesi gerekirken, mahkemece 6292 sayılı Kanunun ilgili hükümleri gerekçe gösterilerek, davacının dava açmakta hukukî menfaati olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de, usûl ekonomisi dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi sonuç olarak doğru olduğundan, sonucu doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 25/06/2015 günü oy birliği ile karar verildi.