Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5962
Karar No: 2022/3223
Karar Tarihi: 20.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5962 Esas 2022/3223 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5962 E.  ,  2022/3223 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 05.04.2019 tarih ve 2017/301 E- 2019/136 K. sayılı kararın asıl davada davacı ... ile birleşen davaların davacıları ... ve ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 29.05.2020 tarih ve 2019/1881 E- 2020/567 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davacı ... ile birleşen davaların davacıları ... ve ... vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 12.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı ... vekili Av. ... ile birleşen davalarda davacı ... vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davalarda davalı Ege Enerji vekili Av. ..., Av. ... ile davacı (asil müdahil) vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri ayrı ayrı; ... tarafından davcaılardan Muharrem’e yapılan hisse devrine ilişkin gerekli prosedürün tamamlanmasının ardından 29.11.2002 tarihinde şirket pay defterinde pay sahibi olarak görünen ortakların katılımıyla olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığını ve bu toplantıda alınan genel kurul kararı ile şirket sermayesinin 100.000,00 TL’den 1.000.000,00 TL’ye, hisse miktarının da 4.000 adetten 40.000 adete çıkarılmasına karar verildiğini, ancak hisse devir sözleşmesinin akdedilmesinden 7 yıl sonra ... tarafından Hisse Devir Sözleşmesi’nin geçersizliğinin tespiti ve ...’un Ege Enerji’de devir tarihi itibariyle bulunan 2.000 hissesinin şirket pay defterine kaydının yapılması istemi ile Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/28 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, dava sonucunda, Hisse Devir Sözleşmesi’nin geçersiz olduğunun tespitine, ...’un davalı Ege Enerji’de 07.10.2002 devir tarihi itibariyle bulunan 2.000 hissesinin şirket pay defterine kaydının yapılmasına ve bu hususun Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde davacı adına tesciline ve ilanına karar verildiğini, 07.12.2012 tarihinde kararın kesinleştiğini, o tarihte hisse devri henüz geçersiz kılınmadığı ve pay defterinde bulunmadığı için Ege Enerji’nin sermaye artırım kararının alınmasına ilişkin 29.11.2002 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ... çağrılmadığı ve toplantının onun yokluğunda gerçekleştirildiği için sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının geçersiz olduğunu ileri sürerek, Ege Enerji’nin 29.11.2002 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının geçersizliğinin tespitine ve davaya konu hisseler üzerine teminat istenmeksizin ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Ege Enerji vekili, dava konusu sermaye artırım kararının o tarihteki ortaklık şartlarına, pay oranlarına ve diğer usul ve esaslara uygun olarak ve oybirliği ile alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Birleşen Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/330 esas sayılı dosyasında asli müdahil ... vekili, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, davacı ...'in davalı şirketin hakim ortağı ve yetkilisi olduğunu, menfaat çatışması nedeniyle davalı şirkete temsil kayyımı atanması gerektiğini, aksi halde davalı şirketin savunma hakkının kısıtlanmış olacağını, davacının yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde kendisi tarafından hazırlanmış olan sermaye artırımı teklifi ve çoğunluk hisseye sahip olması dikkate alındığında, kendi oyları ile genel kurulda alınmış kararların geçersizliğini iddia ettiğini, bu durumun TMK'nın 2. maddesine aykırı olduğunu, ...'ın iddia ve davasının aynı zamanda çelişki oluşturduğunu, iddiasına göre o tarihte ortaklığının bulunmadığını, bu nedenle bu davayı açma hakkının bulunmadığını, sermaye arttırımının üzerinden 15 yıl geçmiş olmakla TMK'nın 2. maddesi ile TTK'nın 456/4. maddesi delaletiyle 353. maddesi gereğince butlan veya yokluk kararı verilemeyeceğini ileri sürerek asıl davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; 29.11.2002 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında toplantı tutanağında itiraz eden ortağın bulunmadığı, tüm ortakların toplantıda temsil edildiği, alınan karara itiraz eden, muhalefet şerhi düşen ortağın bulunmadığı, tüm kararların oybirliği ile alındığı, şirkete sermaye borcunun tamamının ödediği, davacıların her üçünün de toplantıya asaleten ve vekaleten olmak üzere katıldıkları, davacıların dava konusu genel kurul kararının geçersizliğinin tespitinin yapılmasında hukuki menfaatleri bulunduğunu ispatlayamadıkları, Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/28 E., 2010/100 K. Sayılı kararı ile davacı ... ile davalı ... arasında yapılan 07.10.2002 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine, davacının davalı Ege Enerji A.Ş.'de 07.10.2002 devir tarihi itibariyle bulunan %50 hissesinin şirket pay defterine kaydının yapılmasına dair verilen kararın 07.12.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 21.03.2017 tarihinde açıldığı, aradan geçen zaman zarfında genel kurul kararının butlanının yada yokluğunun ileri sürülmediği, bu durumun dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, dava konusu 29.11.2002 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının toplantının yapıldığı zamanki mevzuat hükümlerine uygun olarak yapıldığı, asli müdahale dosyasında ise, asli müdahale koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, asıl dava ile birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı asıl dosya davacısı ... ile birleşen dosyaların davacıları ... ve ... vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; asıl dosya davacısı ... ile birleşen dosyaların davacıları ... ve ... vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl dosya davacısı ... ile birleşen dosyaların davacıları ... ve ... vekilleri temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl dosya davacısı ... ile birleşen dosyaların davacıları ... ve ... vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalı ....'ye verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davacı ... ile birleşen davaların davacıları ... ve ...'den ayrı ayrı alınmasına, 20/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    1- Dava, anonim şirket genel kurul kararının yokluğu tespiti istemine ilişkindir. Daire çoğunluğu tarafından davanın reddine dair kararın onanmasına karar verilmiştir. Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyoruz.
    2- Bir davada taraf teşkili dava şartlarındandır. Keza HMK’nın 114/1-e maddesinde ise “Dava takip yetkisine sahip olunması” dava şartları arasında gösterilmiştir.
    3- TMK’nın 426 /2. maddesi uyarınca, vesayet makamının, “Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışması” halinde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı ataması gerekmektedir. Dairemizin yerleşik uygulamalarında bu kuralın anonim şirketlerin temsilinde de uygulanması gerektiği kabul edilmektedir (11 HD 19.01.2015 T. ve 2014/15609 E. - 2015/615 K.).
    4- Kural olarak anonim ortaklıkları bir davada temsil etme vazifesi yönetim kuruluna aittir. Bununla birlikte, özellikle yönetim kurulu veya üyeleri tarafından veya bunların yakınları tarafından anonim şirket genel kurul kararının iptali, butlanı veya yokluğu davalarında veya yönetim kurulu ile şirket arasındaki diğer davalarda yönetim kurulu üyelerinin ortaklığı temsil etmesi şirket menfaatinin ciddi şekilde zarara uğraması sonucunu doğurabilir. Bu tür durumlarda, yönetim kurulundan bağımsız bir kayyımın şirketi davada temsil etmesi, şirket menfaatinin bir gereğidir.
    5- Asıl davaya ilişkin somut olayda, davacı ...’ın şirketin en büyük hissedarı ve hakim ortağı, oğlu Orkun’un ise davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ...’ın şirkete karşı açacağı davada şirket ile davacı arasında menfaat çatışması bulunduğundan, şirkete bu davada temsil kayyımı atanmadan taraf teşkilinin sağlanması mümkün değildir. Buna nedenle ve öncelikle taraf teşkilinin sağlanması yönünden dosyanın re’sen bozulması gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim, aynı şirket aleyhine açılan ve Dairemiz denetiminden geçen diğer davalarda (11 HD 2015/1142 E. – 7284 K.; 2017/2404. E. – 7533 K. 2018/1180 E. – 2019/6679 K.) dahi şirketi hep temsil kayyımı temsil ederek yargılamaya devam olunmuştur.
    6- Taraflar arasında daha önce de birçok davanın görüldüğü ve Dairemizin denetiminden geçtiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında görülen ve Dairemizce karara bağlanan davalar şu şekildedir.
    a) Davacı ... tarafından, ... ve Ege Enerji A.Ş. aleyhine açılan davada; taraflar Ege Enerji A.Ş.’de %50’er oranda ortak iken, davacının 07.10.2002 tarihinde payını davalı ...’e satışına dair sözleşmenin geçersizliğine ve payların davacı ...’a iadesine dair mahkeme kararının ONANMASINA karar verilmiş (29,05,2012 T. ve 2010/7847 E. – 2012/9160 K.) ve KD istemi de reddedilerek (07.12.2012 T. ve 2012/12373 E. - 20181 K.) karar kesinleşmiştir.
    b) Bir önceki kararın kesinleşmesi üzerine, davacı ..., tarafından, M. Balat ve Ege Enerji A.Ş. aleyhine, payların M. Balat’ta olduğu süre zarfında, şirketin sermayesinin 10 kat arttırıldığı için davacı yerine rüçhan hakkı kullanılarak elde edilen 18.000 adet payın davalı ...'tan alınarak davacı adına pay defterine yazılması istemi yönünden mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar oyçokluğuyla bozularak, kök pay H.P.Laub’a ait olduğuna göre bu kök paylar yönünden rüçhan hakkı kullanılarak elde edilen 18.000 payın da davacıya iadesinin gerektiği gerekçesiyle bozulmuş (11 HD 29.05.2015 T. ve 2015/1142 E. – 7284 K.), KD istemi de reddedilmiştir (11 HD 01/03/2016 T. ve 2015/12283 E. - 2016/2237 K.).
    c) Bozmadan sonra yapılan yargılamada mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar ise, bir başka dosyada 18.000 hisseye ilişkin sermaye artırım kararının geçersizliği için dava açıldığı (ELDEKİ DAVA), bu davada genel kurul kararının geçersizliğine karar verilmesi halinde infazda tereddüt oluşacağı, bu nedenle eldeki dava sonucunun beklenilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur (11 HD21.12.2017 T. ve 2017/2404 E. – 7533 K.).
    d) Bir başka olayda, H.P.Laub tarafından Mege A.Ş. ile Ege Enerji A.Ş. aleyhine, davacının da ortağı olduğu davalı Ege Enerji A.Ş.’nin genel kurul toplantısını müvekkilinin çağırılmadığı, ortak olmayan kişilerin katılımıyla toplantı yapılarak, şirketin J 550 Jeotermal Saha İşletme Ruhsatı ile bunun ayrılmaz parçası olan “Alan Devrine” ilişkin 11.03.2010 tarihli genel kurul kararı ve yönetim kurulu devir işleminin yoklukla malul olduğundan geçersizliğine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair kararın onanmasına (Dairemizin 07.06.2016 T. ve 2015/7935 E. – 2016/6276 K.) karar verilmiş, KD istemi ise (02.112017 T. ve 2016/12425 E. – 2017/6041 K.) reddolunmuştur.
    7- Somut davada ise M. Balat tarafından Ege Enerji A.Ş. aleyhine, madem ki davalı ..., 07.10.2002 tarihli hisse devir sözleşmesi geçersiz, o halde onun yokluğunda ve çağrısız olarak yapılan ve 18.000 hissenin de artırıma konu olduğu sermaye artırım kararının alındığı 29.11.2002 tarihli Ege Enerji A.Ş.’nin olağanüstü genel kurul toplantısının yokluk nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen 2017/209 E. - ve 2017/249 E. - sayılı dosyalarda da, daha sonradan şirkete pay devri yoluyla paydaş olan Murat ve Lütfi tarafından açılan davalarda da asıl davadaki aynı talepler ileri sürülmüştür. Keza aynı davayla birleştirilen Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/330 E. – sayılı dava dosyasında davacı ... tarafından Ege Enerji AŞ ve M. Balat aleyhine açılan davada ise, asıl davadaki talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    8- Mahkemece, 29.11.2002 tarihli toplantının yapıldığı tarih itibariyle geçerli pay durumuna uygun bir toplantı olması nedeniyle asıl ve birleşen tüm davalarda davanın reddine karar verilmiştir. Birleşin Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/330 E. - sayılı dosyası yönünden, davacı ... yönünden asli müdahale şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair mahkeme kararının onanması gerektiği hususunda Daire heyet üyeleri arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Görüş ayrılığının sebebi, 29.11.2002 tarihli sermaye arttırımına dair olağanüstü genel kurul kararının yokluk sebebiyle iptaline karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
    9- Daire heyetinin tamamı, 29.11.2002 tarihli genel kurul toplantısında, hisseleri en başından kendisine avdet eden diğer paydaş H.P. Laub’un yer almayışı nedeniyle çağrısız olarak yapılan toplantının yoklukla malul olduğunu düşünmektedir. Ancak Daire çoğunluğu, aradan geçen uzun zaman nedeniyle yokluğun ileri sürülmesini doğru bulmamaktadır. Oysa yaklaşım, bu defa H. P. Laub tarafından Ege Enerji A.Ş. aleyhine açılan yukarıda 6/d bendinde yer alan, genel kurul kararının iptali davasında ulaşılan sonuçla ve dair uygulamasıyla tamamen çelişki halindedir. Şöyle ki, Ege Enerji’nin J 550 sayılı İşletme Ruhsatının devrine ilişkin 11.03.2010 tarihli genel kurul kararının mahkemece 2015 yılında iptaline karar verilmiş, KD aşaması tamamlanarak 02.11.2017 tarihinde yani, 10,5 yıl sonra kesinleşmiştir. Ancak bu kararın yanlış olduğunu söylemek doğru değildir. Zira tarafların hukukunu, hatta mülkiyet hakkını ilgilendiren bir hususta zamanaşımı olmaz. Şirketin en değerli mal varlığı üçüncü bir şirkete devredilmiştir. Bu nedenle, aradan 10,5 yıl da geçse, şirketin mal varlığının genel kurul kararının iptali suretiyle şirkete avdet etmesi yerinde olmuştur. Böyle bir durumda tescilin iyileştirici etkisinden söz etmek mümkün değildir.
    10- Aynı şekilde, 29.11.2002 tarihli sermaye artırımın kararının alındığı toplantıda da, sadece şirket sermayesi arttırılmamış, (A) ve (B) grubu imtiyazlı paylar oluşturulmuş, hisselere değer kazandırılmıştır. Aynı mantıkla, Dairemizin kararıyla hisseleri en baştan itibaren avdet eden ortak H.P.Laub'un, yukarıda 6/d bendindeki kararda olduğu gibi, toplantıya katılmadığı halde çağırışız olarak yapılan toplantıda alınan tüm kararlar yok hükmünde sayılmalıdır. Burada da konu üçüncü kişileri ilgilendiren bir hadise olmadığı için tescilin iyileştirici etkisinden söz edilmesi mümkün görünmemektedir. Esasen, davacının bu davayı geç açtığından ve kötü niyetli olduğundan da söz edilemez. Zira, tüm hisseler kendisinin zannederek sermaye artırım kararı almış, ancak Dairemiz kararıyla, hisselerin önceki ortağa geri döneceğini anlaması, hatta hisseleri geri dönen H.Laub’un sermaye artırımı ile ortaya çıkan ilave 18.000 payın da kendisine devri için dava açmasıyla birlikte kendisinin de hemen akabinde sermaye artırımına ilişkin genel kurul toplantısının 6/d bendindeki davadaki ile aynı gerekçeyle talep etmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı sayılamaz. Zira, 29.11.2002 tarihli genel kurul karanının iptali halinde, hisse adedi ve hisse şekli (imtiyazsız) olduğu gibi ilk haline avdet edecek iken, 6/d'deki davayla tezat teşkil edecek şekilde davanın reddi, bu defa hisseleri avdet eden tarafa, 2002 yılında devrettiğinden çok daha fazlasını geri almasına imkan sağlayabilecektir. Bu nedenle, davanın reddine dair mahkeme kararını onayan Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyoruz.
    11- Genel kurulda alınan kararlar üzerine, söz gelimi yönetim kurulu üye seçiminde olduğu gibi, yönetim kurulunun üçüncü kişilerle veya şirket içi birçok iş ve işlem yaptıktan ve aradan uzun zaman geçtikten sonra, üçüncü kişilerin hukukunu ilgilendirecek şekilde yönetim kurulunun seçim kararının iptaline, butlanına veya yokluğuna karar verilmesi güven nazariyesine ve tescilin iyileştirici etkisi kuramına aykırı olabilir. Bununla birlikte, butlanı veya yokluğu ileri sürülen kararın geçersizliğine karar verilmesi üçüncü kişilerin hukukunu ilgilendirmiyorsa pek ala geçersizliğine karar verilebilir. Nitekim, gerek 6/d bendinde yer alan karar, gerekse diğer Daire uygulamasında da, sadece tarafların hukukunu ve mülkiyet hakkını ilgilendiren bir konuda üzerinden zaman geçti denilerek genel kurul kararlarının yokluğunun ileri sürülemeyeceği kabul edilmektedir (11 HD 24.03.2022 T. ve 2021/5757 E. – 2022/2325 K.). Anılan kararda da 05.07.2007 tarihli limitet şirket ortaklar kurulu kararının yokluk nedeniyle iptali için yaklaşık 3,5 yıl sonra dava açılmış, mahkemece 16.05.2018 tarihinde yokluk nedeniyle iptal kararı verilmiş, karar önce onanmış (04.03.2021 t. ve 2019/3194 E. - 2021/2009 K.) ve 24.03.2022 tarihli kararla KD istemi reddedilerek, 15 yıl sonra yokluğun icrası imkan kabiliyeti kazanmıştır.
    Yukarıda anlatılan sebeplerle, hem usul, hem de esas yönünden bozulması gerektiğini düşündüğümüzden, davanın reddine dair yerel mahkeme kararını onayan Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyoruz.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi