MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasındaki rucuen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı;... Sanayi sitesinde açmış oldukları banka şubesini 2002 yılında kapattıklarını, aynı şube için yapılan elektrik aboneliği sözleşmesinin ise 2010 yılında tahakkuk etmiş bulunan tüketim borçları ödendikten sonra iptal ettirildiğini, banka şubesinin faaliyet gösterdiği işyerini 01.03.2005 ila 01.01.2007 tarihleri arasında kiralayan davalının banka şubesi adına olan elektrik aboneliğini kullandığını, bu nedenle davalının tüketmiş olduğu elektrik nedeniyle tahakkuk eden bedelinde kendisi tarafından ödendiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000 TL"nin davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; celbedilen kira sözleşmesi, bu sözleşmenin feshine dair tutanak ve aldırılan bilirkişi raporu ile davalının, davacıya ait elektrik aboneliğinin tesis edildiği işyerini 2004 yılı Eylül ayından 2005 yılı Ekim ayına kadar fiilen kullandığının belirlendiği gerekçe gösterilerek, davanın kısmen kabulü ile 5.360,12 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik aboneliğinin bulunduğu banka şubesini kapatmasına rağmen, aboneliğini iptal ettirmeyen davacının ödemek zorunda kaldığı tüketim bedelinin, aboneliği fiilen kullanan davalıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının, davacıya ait elektrik aboneliğinin kurulu bulunduğu işyerini fiilen 2004 yılında dava dışı S.S. ... ... Küçük Sanayi Sitesinden kiraladığı, akabinde 01.03.2005 başlangıç ve 31.12.2005 bitiş tarihli kira sözleşmesinin tanzim edildiği, ancak davalı ile dava dışı kooperatif arasında imzalanan 11.10.2005 tarihli tutanak ile kira sözleşmesinin bitiş tarihinden önce fesh edildiği, dosyada yer alan tüketim föylerinden ise abonelik nedeniyle 2007 yılı Ocak ayı dahil olmak üzere tüketilen elektrik enerjisinin ölçümlendiği anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan 15.04.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise; davalının işyerini Eylül 2004 ila Ekim 2005 tarihleri arasında kullandığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı taraf, davalının kira sözleşmesini feshetmesine rağmen işyerinde elektrik tüketiminin 2007 yılı Ocak ayına kadar devam ettiğini, bu nedenle davalının işyerini fiilen tahliye ettiği tarihin mahkemece tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek, rapora itiraz etmiştir..
Buna göre, mahkemece; öncelikle davacı tarafça gösterilen delillerin toplanması suretiyle davalının aboneliğin kurulu bulunduğu işyerini fiilen tahliye ettiği tarihin tespit edilmesi, sonrasında ise gerekirse önceki bilirkişiden veya yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan alınacak raporla, davalının tüketmiş olduğu elektrik bedelinin belirlenmesi ve bulunan miktarın (aleyhe hüküm verme yasağı da gözetilerek) tahsiline karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.