1. Hukuk Dairesi 2016/14626 E. , 2020/138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, ... parsel sayılı taşınmazın ... Belediye Meclisinin 15.02.1993 tarih ve 10 nolu kararı ile taşınmaz üzerine Kur’an Kursu yapılması ve 2 yıl içerisinde inşaata başlanması şartıyla sembolik bir bedel ile davalı vakfa devredildiğini, aradan geçen zaman içerisinde taşınmaz üzerinde herhangi bir inşaata başlanmadığını, meclis kararında belirtilen koşulun davalı tarafından gerçekleştirilmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Belediye adına tescilini istemiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazın bedeli karşılığında satış suretiyle davalı vakfa devredildiğini, temlikin bağış olmadığını, satış işlemi yapılırken herhangi bir şerh de düşülmediğini, son yıllarda taşınmazın değerinin oldukça yükselmesi sebebiyle davacının kötüniyetli olarak eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlık bağıştan rücu olarak nitelendirilmiş ve bağıştan rücu şartlarının oluşmadığı, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyaya getirtilen tapu kaydı ve resmi senetten, çekişmeli taşınmazın bağış değil satış suretiyle davalıya temlik edildiği, tapu kaydında herhangi bir şartın da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın bağıştan rücu olarak nitelendirilmesi mümkün olmayıp, dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde temlikin iradi olduğu sonucuna varılmakla, davanın reddedilmiş olması bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden Reddine.
Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazına gelince;
Bilindiği üzere, taşınmazın aynına ilişkin davalarda, harcı tamamlanan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümleri uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinde kuşku yoktur.
Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olduğundan temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda, dava 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, yapılan keşif sonucu taşınmazın dava tarihindeki değeri 76.874,00 TL olarak saptanmış ve harç ikmali yapılmıştır. Bu durumda harcı tamamlanan değer üzerinden davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile maktu vekalet ücreti tayini doğru olmadığı gibi, dava reddedildiğine göre fazla yatan harcın da davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, hükümde bu hususun gözetilmemesi de isabetsizdir.
Ne var ki; anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan “Peşin yatırılan 170,80 TL harçtan alınması gerekli 29,20 TL maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 141,60 TL" nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “ Harçlar Kanununun 22.maddesine göre alınması gereken 29,20 TL harcın, 170,80 TL peşin harç ve 1.142,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile fazla yatan 1.283,60 TL harcın istek halinde davacıya iadesine” ibaresinin yazılmasına, yine vekalet ücretine ilişkin hükmün 4. bendinde yer alan “1800 TL” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine “8.806,14-TL"” ibaresinin yazılmasına, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.