1. Hukuk Dairesi 2019/4515 E. , 2020/139 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında baba adının hatalı olarak “....” olarak yazıldığını, kadastro tespitleri sırasında yapılan bu yanlışlık sebebiyle tapuda hiçbir muameleyi yapamadığını ileri sürerek baba adının nüfus kaydına uygun şekilde “...” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Somut olaya gelince, mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, mahkemece dava konusu taşınmazların ilk tesis ve tedavülleriyle birlikte tapu kayıtları, tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle birlikte kadastro tutanakları ve dayanak tapu kayıtları dosyaya getirtilmemiş, taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı, taşınmazların kim veya kimler tarafından ne zamandır kullanıldığı hususları araştırılmamış, mahallinde keşif yapılmamıştır.
Hâl böyle olunca; yukarıda değinilen düzenleme doğrultusunda soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, davaya konu taşınmazın kim/kimler tarafından kullanıldığının tespit edilmesi, tapu kayıt maliki ile aynı kimlik bilgilerine sahip kişi yada kişilerin kaydının bulunup bulunmadığının ilgili Nüfus Müdürlüğünden sorulması, davacıya tanıklarını bildirmesi için süre verilmesi, dava konusu taşınmazı bilen yaşlı ve tarafsız kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve sağ iseler tutanak bilirkişilerinin ve tanıkların da katılımı ile taşınmaz başında keşif yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.