Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, .parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını kendisine ölünceye kadar bakması koşulu ile davalıya devrettiğini ancak davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptali tescil istemiştir.
Davalı, daha önce aynı sebeple açılan davanın reddedilip kesinleştiğini , kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bakım borcunun istememesi nedeniyle eda edilemediği ancak davacının da yaşından dolayı bakıma ihtiyaç duyduğu gerekçesiyle iptal tescil isteğinin reddine, davacıya aylık 300YTL irat tahsiline karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, bakım görevinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davacı lehine irat tesisine karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, çekişme konusu . parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının davacı adına kayıtlı iken 31.1.2001 tarihli resmi akitle ve ölünceye kadar bakım şartı ile davalıya devredildiği ; davacının daha önce açtığı 2001/171 esas sayılı davada davalının kendisine bakmadığını ileri sürdüğü, yargılaması sonucunda davanın reddedildiği ve derecattan geçmek suretiyle Aralık-2002’de kesinleştiği görülmektedir.
Davacı, eldeki davayı da aynı hukuki nedenle açmakla birlikte sonradan gelişen olaylara dayandığından, kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği açıktır.
Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır.
Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesih etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Somut olayda ; taraflar arasında, özellikle önceki kesinleşen davadan sonra cereyan eden olaylar nedeniyle bir araya gelmeleri ve aktin devamı imkanının kalmadığı, bakım borçlusu davalının bakım edimini gerektiği şekilde yerine getirmediği, davacının hastalığında tedavisiyle ilgilenmediği, onu yalnız bıraktığı, bu durumun davacının kusurundan ziyade davalının ihmalinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, tapu iptali ve tescile karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme sonucu irat tesisine hükmedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.