Esas No: 2020/8086
Karar No: 2022/3085
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8086 Esas 2022/3085 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen davada, davacı ile davalı arasındaki sözleşmeye dayalı olarak oluşan uyuşmazlık nedeniyle davanın reddine karar verildi. Ancak davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu sonucu dosya, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi tarafından incelenerek davacının kısmen haklı bulunduğu ve davalıdan 22.233,54 TL alacaklı olduğu kararı verildi. Temyiz başvuruları sonucu, davalının temyiz isteminin reddine karar verilirken, davacının temyiz istemi reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onandı. Kararda, temyiz harcı ve kanun maddeleri detaylı bir şekilde belirtildi. Kararın gerekçeleri arasında, fatura mahsup işleminin dayanaksızlığı ve sözleşme hükümlerine aykırı kâr kaybı talepleri konuları da yer almaktadır. Kararda temyiz sınırı da açıklandı ve bu sınırın 72.070 TL olduğu belirtildiği gibi HMK'nın 369/1 ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirecek bir neden bulunmadığına dikkat çekildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ44. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.07.2017 tarih ve 2014/1574 E. - 2017/775 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.10.2020 tarih ve 2020/27 E. - 2020/204 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacı ile davalı arasında yapılan 14.10.2005 tarihli sözleşme ile davacıya ait ürünlerin davalı ile birleşen Gima marketlerinde satılması karşılığında anlaştıklarını, raf bedeli olan 13.750,00 Euro’nun davalıya ödendiğini ve bedel karşılığı toplam 26.286,06 TL tutarlı 2 adet faturanın davalı tarafından düzenlediğini, ayrıca davalının, toplam 24.284,86 TL tutarlı 19 adet fatura düzenleyerek cari hesapta müvekkilinin alacağından mahsup ettiğini, bu fatura bedelleri kadar davacının davalıdan alacaklı olduğunu, ayrıca davalının 81 adet Gima markette davacı ürünlerini sözleşmeye uygun olarak satmış olsaydı davacının kâr elde edeceğini, sözleşmeye aykırılık nedeniyle davacının kâr kaybına uğradığını ileri sürerek, 24.284,86 TL fatura bedeli ile 10.000 TL kâr kaybı tazminatı olmak üzere toplam 34.284,86 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının aynı sebeple Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2008/ 1 ve Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/731 E. sayılı dosyaları ile dava açmış olduğunu, müvekkilinin davacıya borcu kalmadığını, davacının zamanında faturalara itiraz etmediğini, davacının talebinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; toplam 24.284,86 TL değerinde 19 adet faturanın davalı defterine işlenerek borçtan mahsup edildiği, faturaların taraflar arasındaki sözleşmelere dayalı olarak düzenlenmiş olması nedeniyle talep edilemeyeceği, sözleşmelerde davacıya ait ürünlerin fazla satılması halinde verilecek ciro priminin düzenlendiği, 14.10.2005 tarihli sözleşmede davalının, davacının ürünlerini asgari miktar belirtilmeksizin satmayı taahhüt etmiş olması nedeniyle anlaşma yapılmayan kâr kaybının talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davaya konu faturaların Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2007/731 esas sayılı davaya konu faturalardan farklı faturalar olduğu, taraflar arasında, davalının marketler zincirinde satılmak üzere ürün alımı üzerine muhtelif sözleşmeler yapıldığı, davalının, davacı adına düzenlediği 19 adet faturayı cari hesaptan mahsup ettiği, ancak davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 18 adet faturaya ilişkin sunulan kargo listelerinde, ''teslim alınmadı'', ''kabul etmiyor'', ''iade'' gibi ibarelerin bulunduğundan davalının 18 adet faturayı davacıya teslim ettiğine yönelik iddiası ispat edemediğinden mahsup işleminin dayanaksız olduğu, faturaların salt sözleşme kapsamında düzenlenmiş olmasının fatura içeriğinin haklılığına karine oluşturmadığı, davacının defterinde kayıtlı 2.051,32 TL fatura bedelinin toplam fatura bedelinden mahsubu ile bakiye 22.233,54 TL yönünden davacının talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulüne, davacı, kâr kaybı talebini sözleşmeye aykırı olarak alım yapmamasına dayandırmış, sözleşmelerde davacıdan ürün alınacağına dair açık taahhüdün bulunmadığı, davalıya ciro primi vermesi koşullarının kararlaştırıldığı gerekçesiyle davacının kâr kaybına yönelik istinaf başvurusun ise esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 22.233,54 TL toplam fatura bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kâr kaybına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- HMK'nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK'nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibarile 72.070.-TL'dir. Dava değeri 34.284,86 TL olup, davanın 22.233,54 TL yönünden kısmen kabulüne karar verildiği, bu durumda davalının reddedilen istemlerinin yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HMK'nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı vekilinin, kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz istemleri yönünden ise; İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükme yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.