3. Hukuk Dairesi 2017/11986 E. , 2017/13115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
... Buğday Borsasında yıkılan duvarın altında kalarak ölmesi nedeni ile davalıların açtıkları tazminat davasının kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleşmeden icra takibine konulduğunu, bu dosyada kendilerine 53.000,00 TL ödeme yapıldığını, daha sonradan icra takibine konulan bu kararın Yargıtay"ca bozulduğunu, bozma sonrasında takip edilmediği için 10/09/2013 tarihinde işlemden kaldırıldığını, bu şekilde davalılara yaptığı ödemenin dayanaksız kaldığını ve davalıların kendisi aleyhine sebepsiz olarak zenginleştiğini ileri sürerek, 53.000,00 TL"nin ödeme tarihi olan 18/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı, davacının olayda kusurunun bulunduğunu, bu hususun ceza mahkemesi kararı ile sabit hale geldiğini, kendilerinin sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını, davacının hakkını kötüye kullandığını,savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;davanın reddine yönelik olarak verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 13.10.2015 tarih 2014/20154 E. 2015/15654 K. sayılı ilamı ile ‘’...mahkemece,davanın açılmamış sayılması kararı ile,davacının davalılara yaptığı ödemenin dayanaksız kaldığı ve bu nedenle de davalıların sebepsiz zenginleştikleri kabul edilerek,yapılacak yargılama sonucu hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği...’’ hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise,takip konusu ilamın önce bozulduğu, sonra da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesiyle ortadan kalktığı,bu halde ise İİK’nun 40/2 maddesi uyarınca davacının icranın iadesi yolu ile yatırdığı parayı icra dairesinden başka bir hükme hacet kalmadan alabileceği gerekçe gösterilerek davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır.
Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olaya bakılacak olur ise;Dairemizin 13.10.2015 tarih 2014/20154 E. 2015/15654 K. sayılı ilamı ile ‘’...mahkemece,davanın açılmamış sayılması kararı ile,davacının davalılara yaptığı ödemenin dayanaksız kaldığı ve bu nedenle de davalıların sebepsiz zenginleştikleri kabul edilerek,yapılacak yargılama sonucu hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği...’’ gerekçesi ile davanın reddine yönelik hükmün bozulmasına karar verilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş ise de,bozma ilam gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece;bozma ilamına uyulmuş olmakla davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak suretiyle,bozma ilam gereğini yerine getirecek şekilde hüküm tesisi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere , 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.