Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/392
Karar No: 2007/2030
Karar Tarihi: 01.3.2007

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/392 Esas 2007/2030 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2007/392 E.  ,  2007/2030 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARTAL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 17/10/2006
    NUMARASI : 2004/84-521

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden maliki bulunduğu ..ada .. ve ..parsel sayılı taşınmazlardaki payını temlik etmesi için A..A..’ya vekalet verip daha sonra vekaletten azlettiğini, azil tapu sicil müdürlüğüne bildirilmesine rağmen davalı Kartal Tapu Sicil Müdürlüğünün vekil A..’in anılan taşınmazları satış suretiyle davalılara temlik etmesine müsaade ettiğini ileri sürüp tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı taktirde 20.000.000.000.TL. tazminatını davalı tapu sicil müdürlüğünden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar S..ve M.. dava konusu taşınmazların temlikinin davacının isteği ile ve usulüne uygun yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Davalı Tapu Sicil müdürlüğü, kendilerine husumet düşmeyeceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların pay temliklerinin usulüne uygun yapıldığı, vekilin ve davalılar M..ile S..in kötü niyetli olduklarının saptanamadığı, tapu iptali için bir delil bulunamadığı,davalı Tapu Sicil Müdürlüğünün azledilen vekilin satış yapmasına izin vererek ağır kusurlu davrandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
      Karar, davalı Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ..in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.                           

     -KARAR-
     Dava, tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı O...A..nın ..ada ..ve ..sayılı parsellerde maliki bulunduğu 1/4 er payını vekili olan A..A.. aracılığı ile 13.4.1999 tarihli akitle 9 sayılı taşınmazdaki payı M...A.."ya .. parseldeki payı ise S...A.."ya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı O..vekili olan A..i 14.7.1998 tarihli azilname ile azlettiği halde, maliki olduğu payların davalılara azledildikten sonra vekilinin temlik ettiğini bildirerek tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde sicillerin tutulmasından sorumlu olan Hazineden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000.-YTL. tazminatın tahsili isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
    Mahkemece, vekil A.."in azil keyfiyetinin taşınmazın kayıtlı bulunduğu tapu dairesine tebliğ edildiği halde, taşınmazlardaki payların satışının geçerli olduğu kabul edilerek tapu iptali ve tescili isteğinin reddine, sicillerin tutulmasından Türk Medeni Kanununun 1007. (eski 917 md.) maddesi hükmü uyarınca Hazinenin sorumlu olduğu gerekçesiyle tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
    Gerçekten de, Türk Medeni Kanununun 1007.maddesi hükmü gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Hazinenin sorumlu tutulacağı tartışmasızdır. Hemen belirtmek gerekir ki, Hazinenin sorumlu olabilmesi, tapu sicilinin tutulmasından zarar doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eylemi olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması koşullarına bağlıdır. Öte yandan, bir zarar doğmadıkça Hazinenin sorumluluğundan söz edilemez. Ayrıca, tapu sicilinin düzeltilmesi olanaklı bulunduğu sürece zarardan söz edilemeyecek, Hazineye karşı tazminat davası açılamayacaktır. Sorumluluğun ise kusursuz sorumluluk olduğunda şüphe yoktur.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığından, davacı O..ın malik olduğu .. ve ..parsel sayılı taşınmazlardaki payının satılması için Beyoğlu 23.Noterliğince tastikli 25.6.1998 tarihli vekaletname ile yeğeni A..."i vekil tayin ettiği, daha sonra aynı yer noterliğince 14.7.1998 tarih ve 44412 yevmiye numarası ile vekilini azlettiği ve azil keyfiyetinin taşınmazların bağlı bulunduğu Tapu Sicil Müdürlüğüne 15.7.1998 tarihinde tebliğ edildiği halde, azilnamenin vekil A..e tebliğ edildiğinin tüm araştırmalara karşın tespit edilemediği, 13.4.1999 tarihinde de her iki taşınmazdaki davacının paylarının davalı M..ile diğer davalı S..e 25.6.1998 tarihli vekaletname kullanılarak vekil A.. tarafından satışın gerçekleştirildiği görülmektedir.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun 398.maddesi " vekilin vekaletinin nihayet bulduğunu ıttıla peyda etmeden evvel yaptığı işlerden müvekkil veya mirasçıları vekalet baki imiş gibi sorumludur" hükmünü getirmiştir. Kural olarak vekalet sözleşmesi sona erdikten sonra artık vekil bazı ayrıcalıklar dışında vekil eden adına hiçbir eylem veya işlem yapamaz. Yaparsa yaptığı hukuki işlem vekil edeni bağlamaz. Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere vekilin vekaleti sona erdiren sebebi öğrenmesinin, doğacak hukuki sonuç bakımından önemi büyüktür. Vekalet sözleşmesini sona erdiren sebep vekilin öğrenme tarihinden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur. Ayrıca vekil ile sözleşme yapan kişinin bu hususu bilip bilmemesinde yapılan sözleşmenin vekil edeni bağlayıp bağlamayacağına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Gerçi üçüncü kişinin iyiniyeti hususunda Borçlar Kanununun 398.maddesinde bir açıklık yoksa da aynı Kanunun temsile ilişkin 37.maddesinin 2.fıkrasında "üçüncü şahısların selahiyetin nihayet bulduğuna vakıf oldukları suretler müstesnadır" şeklinde açıklama getirilmiştir. O halde vekilin ve vekille sözleşme yapan kişinin vekaletin son bulduğunu bilip bilmedikleri taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesinde önemlidir. Bir başka ifadeyle vekilin vekaletten azledildiğini bilen veya bilmesi gereken kişinin, vekilin yaptığı işleme dayanması mümkün değildir. Her nekadar, azil keyfiyetinin vekile tebliğ edilip edilmediği tespit edilememişse de, somut olayda vekil A..davacının yeğeni, davalı S.. davacının kardeşi, diğer davalı M...ise yine davacının yeğenidir. Ayrıca M..."yı taşınmazdaki pay temlikinde vekil olarak temsil eden R..in de davalı S..in oğlu olduğu ve davacının da yeğeni olduğu kayden sabittir.
    Oysa, mahkemece Borçlar Kanununun 37/2.maddesi hükmü gereğince bu hususlar üzerinde durularak taraflar arasındaki çok yakın akrabalık ve ilişkilerde gözetilmek suretiyle vekilin vekaletten azledildiğini davalıların bilip bilmedikleri, olayların akışı içerisinde bilen veya bilebilecek konumda bulunup bulunmadıkları saptanmamış (H.G.K.nun 25.12.1991 T. 14-73 E, 661 K) bu konuda tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delilleri toplanmadan, vekilin azilden haberinin bulunmadığı hususu gerekçe yapılarak hüküm kurulmuştur.
    Öte yandan, 14.7.1998 tarih ve 44412 sayılı azilname incelendiğinde, üst tarafta azleden "Osman Arıcı", azledilen "Adem Arıcı" yazdığı halde azilnamenin içeriğinde bu defa azledilenin Adem olmayıp "Osman Arıcı" olduğu yazılmıştır. Mahkemece Tapu Sicil Müdürlüğünün buna ilişkin azil defteri getirtilip incelenmediği gibi böylesine bir azilnameye hukuki değer ve sonuç bağlanıp bağlanmayacağı üzerinde de durulmamıştır.
    Öyleyse, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve soruşturmanın hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
    Eksik soruşturmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz. Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     


     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi