21. Hukuk Dairesi 2015/3318 E. , 2015/21878 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/11/2014
NUMARASI : 2011/363-2014/645
Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde 11/06/1994-19/04/2002 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının 11/06/1994-19/04/2002 tarihleri arasında davalılara ait araçta şoför olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile;
davacının davalı Ş.. E.. adına kayıtlı 34 M 5976 plakalı araç işyerinde 1999/02 döneminde 45 gün, 2000/01 döneminde 120 gün, 2001/01 döneminde 120 gün süreyle sigortalılığa esas hizmetinin bulunduğunun tespitine,
01/06/1999 tarihi öncesi ile 16/01/2002-19/01/2002 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin taleplerin ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine,diğer davalı S.. E.."e ait işyerindeki çalışmalar hizmet cetvelinde gösterildiğinden bu davalı hakkındaki davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalılar tarafından davacı adına düzenlenen işe giriş bildirgesinin bulunmadığı, davacının davalı S.. E.."e ait 302306 sicil numaralı oto tamiri işyerinden 01/06/1999-15/01/2002 tarihleri arası kısmi bildirim yapıldığı, dinlenen davacı tanıkları davacının davalılara ait 34 M5976 minübüste şoför olarak olarak çalıştığını beyan ettikleri, dönem bordrolarının getirtilmediği, uyuşmazlık konusu dönemde davacı adına trafik ceza puanı kesilip kesilmediğinin araştırılmadığı, davacının kullandığı iddia edilen aracın kim adına kayıtlı olduğunun belirlenmediği, alınan bilirkişi raporunda 01/06/1999 öncesi ile 16/01/2002- 19/04/2002 tarihleri arası dönemin hak düşürücü süreye uğradığı kanaatinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının davalılara ait minübüste şoför olarak kesintisiz çalışma iddiası bulunmaktadır. Dolayısıyla çalışma kesintisiz ise, hakdüşürücü süre oluşmayacaktır. Çünkü davalı işveren tarafından 01/06/1999 tarihinden sonraki çalışmaların bir kısmı bildirilmiştir. Öte yandan dönem bordrolarının getirtilmediği dolayısıyla bordro tanıklarının tespit edilip dinlenmediği, ihtilaflı dönemde davacıya davalılara ait kullandığı araç veya araçların plakalarının sorulmadığı gibi bu doğrultuda davacı adına adına trafik ceza puanı kesilip kesilmediğinin araştırılmadığı, tanık beyanlarında davacının kullandığı belirtilen 34 M 5976 plakalı aracın kimin adına kayıtlı olduğunun tespit edilmediği dolayısıyla tüm bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; öncelikle uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde dönem bordrolarını getirtmek ve bordro tanıklarını resen tespit edip bunların bilgilerine başvurmak, dönem bordrosu yoksa veya bordro tanıklarına ulaşılamazsa yada beyanları yeterli görülmez ise, davacının çalıştığı iddia edilen Gebze-Harem arası dolmuş hattında ihtilaflı dönemde çalışan diğer araç sahipleri veya çalışanlarını tespit edip dinlemek, yine ihtilaflı dönemde davacıya kullandığı araç veya araçların plakaları sorularak, bu araç veya araçların kimin adına kayıtlı olduğunu belirleyip davacı adına trafik cezası kesilip kesilmediğini araştırmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 07/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.