Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/200
Karar No: 2007/2088
Karar Tarihi: 01.3.2007

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/200 Esas 2007/2088 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2007/200 E.  ,  2007/2088 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARAİSALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 02/06/2005
    NUMARASI : 1998/822-8

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları H...’nin torunu K..’e vekaletname verdiğini, vekilin bu vekaletname ile taşınmazı akrabası davalıya sattığını, miras bırakanın hukuki ehliyetinin bulunmadığını, vekil tarafından davalıya yapılan temlikin mutlak butlan, gabin, muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu asıl amacın mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair karar Dairece “ … davada ehliyetsizlik, hile ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayanıldığı, davada dayanılan hukuksal sebeplere göre öncelikle ehliyetsizlik iddiasının araştırılması, davanın üçüncü kişiye karşı açıldığı gözetilerek davada taraf teşkilinin sağlanması veya terekeye atanacak temsilci aracılığı ile davanın görülmesi, davalının görülebilirlik koşulunun sağlanması, satış tarihinin saptanarak miras bırakanın ölümünden öncemi sonramı olduğunun tespit edilmesi, miras bırakanın ehliyetli olup olmadığının saptanması, ehliyetli olduğunun anlaşılması durumunda hile ve muvazaa iddiaları yönünden taraf delillerinin toplanması, davalının iyiniyetli olup olmadığı Medeni Kanunun 931 (yeni 1023) maddesi koruyuculuğunda olup olmadığının saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle …” bozulmuştur.
    Bozma ilamına uyularak, miras bırakanın ehliyetli olması, muvazaanın somut delillerle kanıtlanamadığı, davalının kötüniyetli olmadığı nedenleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
                                           -KARAR-
    Dava, ehliyetsizlik  ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescili isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve  toplanan delillerden; özellikle mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamından sonra Adli Tıp Kurumundan alınan  rapora göre miras bırakanın akit tarihinde ehliyetli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davacıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Ancak, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. 
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini istiyebilirler.  
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer birsöyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmıyacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış güçünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. 
    Somut olaya gelince: miras bırakan H..D..’in 24.4.1995 tarihli vekaletname ile torunu davalı K..vekil tayin ettiği, vekil K..in de bu vekaletname ile dava konusu  .. parsel sayılı taşınmazla birlikte .. parsel sayılı taşınmazları 26.4.1995 tarih 435 yevmiye nolu akitle dava konusu..parsel sayılı taşınmazı davalı İ..’a 30.000.000 TL bedelle, ..parsel sayılı taşınmazı ise yine aynı bedelle miras bırakanın torunu G.. A..a temlik ettiği görülmektedir. Özellikle miras bırakanın varlıklı bir kimse olup, mal satmaya ihtiyacının olmadığı, dava konusu taşınmazların dışında pek çok taşınmazının bulunduğu, bedeller arasında fahiş fark olduğu görülmektedir. Davalı her ne kadar iyiniyetli 3. kişi olduğunu savunmuşsa da davalının torun G..e satış suretiyle temlik edilen ..parsel sayılı taşınmazda da aynı tarih ve yevmiye numaralı aktin tarafı olduğu dikkate alındığında muvazaa olgusunu bilebilecek durumda olduğu ve iyiniyetli 3. kişi konumunda kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
    Belirlenen bu olgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın vekil aracılığıyla gerçekleştirdiği temliklerin mirasçılarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı  olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428 maddesi  gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi