22. Hukuk Dairesi 2015/3359 E. , 2016/9503 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenin yurt içi ve dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette iddia edilen kadar çalışmasının bulunmadığını, çalıştığı süreye ilişkin olarak tüm işçilik alacaklarının ödendiği beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçi dava dilekçesinde 2000-2002 yılları arası davalının Azerbaycan ülkesinde bulunan şantiyesinde çalıştığını ileri sürmüş, davalı işverence davacının Azerbaycan ülkesinde 01.04.2004-30.04.2004 tarihleri arasında çalıştığı savunulmuş, mahkemece davacının Azerbaycan"da yapmış olduğu çalışmaların 03.12.2004-10.05.2004 tarihleri arasında geçtiği kabulü ile karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ve özellikle davalı işverence ibraz edilen işyeri kayıtları ile taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesine göre davacının Azerbaycan ülkesinde 01.04.2004-30.04.2004 tarihleri arasında çalıştığının anlaşılmasına göre mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında, yıllık ücretli izin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nda ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden 4857 sayılı İş Kanunu"ndan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacaklarının, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126/3. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olacağı tartışmasız öğreti ve uygulama tarafından kabul edilmiştir.
4857 sayılı Kanun yürürlüğe girmesiyle Kanun"un 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiş, tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan yıllık ücretli izin alacağı yönünden genel hükümlerin uygulama olanağı ortadan kalkmıştır.
Dairemizce yıllık izin ücreti alacağına ilişkin zamanaşımı süresinin, 4857 sayılı Kanun"da belirtilen özel hüküm gereği beş yıl olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık ücretli izin alacağı davacı işçinin, 12.05.2005-11.05.2006, 03.09.2007-24.03.2008 ve 01.08.2008-27.07.2009 tarihleri arası 3 dönem halindeki çalışmaları dikkate alınarak, üç yıl yedi aylık hizmet süresi üzerinden hesaplanmıştır. Davalı tarafça davaya karşı zamanaşımı def"inde bulunduğu anlaşılmış olup dava tarihi itibari ile 12.05.2005-11.05.2006 ve 03.09.2007-24.03.2008 tarihleri arası dönemlere ilişkin yıllık ücretli izin alacaklarının zamanaşımına uğradığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin brüt ücretinin hangi esaslara göre belirleneceği noktasında toplanmaktadır. Öncelikle davacının net çıplak ücreti sözleşme hükmüne göre belirlenmiş olup buna göre hesaplamalarda dikkate alınan net ücretin miktarında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bilinen net ücretinden bilinmeyen brüt ücreti hesaplanırken eklenecek kesintilerin ne olduğu konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır. Bu noktada özellikle davacı işçinin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlenen topluluk sigortasından yararlanıp yararlanmadığı ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 6. madde hükümleri de dikkate alınarak isteğe bağlı sigortalılık durumunun ne olduğu belirleyici olacaktır. Mahkemece bu hususlar açılığa kavuşturulmadan ve davalı tarafın bu yöne ilişkin itirazları karşılanmadan davacı işçinin yurt içinde çalışan işçiler gibi brüt ücretinin tespit edilmesi hatalı olmuştur. Şu halde mahkemece davacının sigortalılık durumu netleştirilmeli, buna göre de davacının ücretinden kesilmesi gereken primler tespit edildikten sonra brüt ücreti belirlenmelidir. Bundan sonra ise davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.