8. Hukuk Dairesi 2014/10702 E. , 2014/13282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/09/2012
NUMARASI : 2009/518-2012/416
E.. S.. Yağ Gliserin Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Hazine, İstanbul Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve D.. M.. ve Şişli Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.09.2012 gün ve 518/416 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekilleri dava dilekçelerinde; davacı Şirketin kendisine ait ve nolu parsellerinin arasında kalan ancak henüz tapu kütüğünde kayıtlı olmayan ve dava dilekçesine eklenen krokide A ve B harfleriyle işaretlenen taşınmaz bölümlerinin önceki zilyetleri olan E.. A.. ve S.. A..’dan İstanbul 25. Noterliği"nin 16.10.1996 tarih ve yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki satış vaadi senediyle satın aldıklarını, vekil edeni şirketin malik sıfatı ile zilyet olduğunu, TMK"nun 713. maddesinde açıklanan kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiğini, her ne kadar satış sözleşmesinde 9135 ve 5202 m2 olarak belirtilmiş ise de taşınmazların niteliği yeri ve sınırları ve yüzölçümünün Mahkemece görevlendirilecek teknik bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmesi gerektiğini açıklayarak 30 yılı aşkın bir süreden beri vekil edeni ile önceki zilyetlerin tasarrufunda bulunan krokide A ve B harfleriyle işaretlenen taşınmaz bölümlerinin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, Kayıthane Deresi"nin ıslahı ve dere taşkın risk haritasının yeniden belirlenmesi çalışmalarının İSKİ tarafından yapılmakta olduğunu, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunu, bu nedenle Hazine adına tescile karar verilmesi gerektiğini belirterek davacının davasının reddine, taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Ş.. B.. vekili davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Dahili davalı DSİ vekili; Kağıthane Deresi"nin ıslahı ve dere taşkın risk haritasının yeniden belirlenmesi çalışmalarının yapılmakta olduğunu, 04.08.1975 tarih ve 7/10454 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile dava konusu yerin 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu kapsamına alınarak ilan edildiğini, uyuşmazlık konusu yapılan yerlerin taşkın alanı içinde bulunduğunu, İstanbul Kağıthane dere ıslah çalışmalarının 5216 sayılı Kanun kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile İSKİ Genel Müdürlüğü"nce devam edildiğini, bu nedenle dava konusu yerin özel mülkiyete konu olacak yerlerden bulunmadığını belirtmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dahili davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilleri Kağıthane Deresi"nin ıslah, temizlik ve işletmesinin İSKİ tarafından yapıldığını, Büyükşehir Belediye Başkanlığı"nın davada hasım durumunun olamayacağını, dava konusu edilen alanların kısmen dere yatağında kısmen planlanan ıslah güzergahında ve kısmen de dere koruma alanında kalmakta olduğunu, dere taşkın sınırlarını belirleninceye kadar dere duvarından itibaren derenin sağında ve solunda 25 ‘er metre olmak üzere toplam 50 m"lik alanın dere mutlak koruma bandı olarak değerlendirildiğinde, dere mutlak koruma bandı olarak belirlenen bu alanın imar planında dere ıslahı, servis yolları ve yeşil alan olarak mutlaka ayrılması gerektiğini, bölgenin imar plan çalışmalarının henüz tamamlanmamış olması nedeniyle söz konusu alanların taşkın riskine maruz olması bakımından dava konusu isteğin reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, “… kazanma koşulları ve süresinin davacı şirket yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile karara ekli krokide A1 harfiyle işaretlenen 2529, A 2 ile belirlenen 455 ve B harfiyle işaretlenen 5767 m2"lik yüzölçümlü taşınmaz bölümlerinin aynı adanın son parsel numaraları ile davacı şirket adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmesi üzerine hüküm davalılardan Ş.. B.., İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İSKİ Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü ve Hazine vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kadastroda tespit dışı bırakılan taşınmaz bölümlerinin kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TKM"nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi gereğince açılan tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı şirket yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi taşınmazın özel mülkiyete konu olacak yerlerden olup olmadığı bakımından da duraksama söz konusudur. Taşınmazın niteliğinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde araştırılıp belirlenmesi zorunludur. TMK"nun 713/1 fıkrasına dayalı olarak açılan davalar kamu düzeni ağırlıklı davalar olduğundan bir bakıma mahkemece her türlü araştırma ve incelemenin kendiliğinden yapılması zorunludur.
Taşınmaz bölümlerine komşu tapulamanın ve sayılı parsellerinin tespitleri 1969 yılında yapılmış olup, bu tarihten kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin tapulama sırasında tespit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki söz konusu taşınmaz bölümlerinin ne niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı Mahkemece Kadastro Müdürlüğü"nden sorulmamış ve bu konu üzerinde durulmamıştır. Bu nedenle teknik bilirkişiler O.. Ş.., N.. P.., R.. E.. ve N.. Ş..’ün rapor ve ekindeki krokinin onaylı örnekleri eklenmek suretiyle ½ ölçekli krokide sarıya taralı A1, A2 ve B harfleriyle işaretlenen taşınmaz bölümlerinin hangi tarihte ve ne niteliğiyle kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığının ilgili kadastro müdürlüğünden sorulması, yazı cevabının dosyaya eklenmesi, bundan ayrı taşınmazlara komşu 3 pafta ve sayılı parsellere kadastro çalışmaları sırasıyla revizyon gören 22.12.1966 tarih ve yine 22.12.1966 tarih sıra nolu tapu kayıtlarının ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm geldi ve gittileriyle kayıt maliklerini ve pay oranlarını, iktisap sebeplerini gösterir biçimde ilgili tapu müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, öncesinin Osmanlıca olup Türkçeye çevrilmemiş ise bunların Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı"ndan istenmesi, davacı şirketin kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz edinme olanağının olup olmadığının saptanması açısından Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi"nde yayınlanan şirket ana sözleşmesinin ilgili ticaret sicil memurluğundan getirtilerek dosya ile birleştirilmesi, bundan ayrı 06.11.2009 tarihinde davanın açıldığı gözetilerek bu tarihten geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1979-1989 arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise ilgili kadastro müdürlüğünden getirtilerek dosyaya eklenmesi, konunun uzmanı jeodezi ve fotogrametri uzmanı 3 harita mühendisi ile yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla komşu parsellere ait tapu kayıtları, hava fotoğrafları ve kadastro müdürlüğünden istenen haritalar, uygulanmak suretiyle taşınmaz bölümlerinin hava fotoğraflarının çekildikleri ve kadastro paftalarının düzenlendikleri tarihlere göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulundukları konularında uzman harita mühendislerinden gerekçeli denetime açık ve önceki raporları eleştirir biçimde rapor istenmesi, komşu parsellere tapu kayıtlarının taşınmazı yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişilere krokileri üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14/1. maddesi gereğince zilyetlik maddi olaylardan olup, yerel bilirkişi, tanık ve her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu sadece davacı tarafın gösterdiği 2 tanığın yetersiz beyanlarına dayanılarak ve mahkemece yerel bilirkişi seçilmesi yoluna gidilmeyerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gözetilerek yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri (HMK.m.259) beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi gereğince yüzleştirilmek suretiyle beyanlar arasındaki aykırılığın giderilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, konunun uzmanı jeoloji biliminin değişik dallarından seçilecek 3 jeoloji mühendisi aracılığıyla keşif yerinde inceleme yaptırılması, dahili davalı DSİ vekilinin cevap dilekçesine ekli Çevre ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 14. Bölge Müdürlüğü"nün acele ve günlüdür başlıklı 20.01.2010 tarih 120/6426 sayılı taşkından koruma ve kontrol konulu yazı cevapları ekindeki Bakanlar Kurulu"nun 04.08.1975 tarih ve 7/10454 sayılı kararının kapsamı ve bu karara ekli İstanbul-Kağıthane deresi taşkın sahasını gösterir vaziyet planı (kroki) aynı yazıya ve Bakanlar kurulu Kararına ekli paftanın jeoloji mühendisleri ile harita mühendisleri tarafından birlikte zemine uygulanması, DSİ vekili ile dahili davalı İski vekilinin cevap dilekçelerinde açıkladıkları hususlar ve savunmaları ile derenin her tarafından 25’er m2 lik dere mutlak koruma bandı ve benzeri hususlarda göz önünde bulundurularak dava konusu ve kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin derenin aktif yatağında, taşkın alanında ya da koruma bandı kapsamında kalıp kalmadığı, TMK"nun 715, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 16/C maddesi kapsamında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve TMK"nun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu yapılabilecek yerlerden olup olmadığı dere ya da derelerin kar ve yağmur sularını taşıyan, taşkınlıkları ve sel felaketlerini önleyen doğal bir görevlerinin bulunup bulunmadığı hususlarında anılan bilirkişilerden gerekçeli, denetime açık ve taşınmazın niteliğini belirleyen hususlarda rapor alınması, TMK"nun 715, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 16/C ve TMK"nun 999. maddeleri kapsamında kalan yerlerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmelerinin mümkün olmadığının düşünülmesi, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması dava konusu taşınmaz bölümlerinin kenarında bulunduğu dereler açısından ıslah çalışmalarının yapılıp yapılmadığının sedde çekilip çekilmediğini, seddelerin hangi tarihte ve hangi kurum ya da kurumlar tarafından yapıldığının bu seddelerin hangi tarihte tamamlandığını aynı zamanda ilgili kurumlardan sorularak yazı cevaplarının dosyaya eklenmesi, uyuşmazlığın çözümünde bu hususların gözönünde bulundurulması gerekir.
Öte yandan, davacı şirketin belgesizden taşınmaz edinip edinmediğini kadastro ve tapu müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıkları hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının tapu sicil müdürlüğünden zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davaların ise bulundukları mahkemelerden getirtilerek dosyayla birleştirilmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunun"un 14. maddesinde yer alan sınırlamalar bakımından değerlendirmeye alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taşınmazın niteliği gözardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalılar Ş.. B.., İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İSKİ Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü ve Hazine vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılardan Ş.. B..na, İSKİ Genel Müdürlüğü"ne, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı"na ve DSİ"ye ayrı ayrı iadelerine, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.