Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16870
Karar No: 2015/8368
Karar Tarihi: 18.06.2015

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2014/16870 Esas 2015/8368 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2014/16870 E.  ,  2015/8368 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

    Kadastro sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 1 ada 391 parsel sayılı 7037 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacılar ... mirasçısı ... ve paydaşları tarafından davalı ..., ... ve diğer gerçek kişiler aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konsu taşınmaz ile birlikte çok sayıda taşınmazı kapsar şekilde açılan tescil davası davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece Yargıtay 17. Hukuk Diresinin usule ilişkin bozma ilamına yuularak parseller hakkındaki davalar tefrik edilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda davacıların davasının reddine, bu doosyada çekişme konusu olan 1 ada 391 parsel sayılı taşınmazın ... ve paydaşları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece yukarıda belirtilen şekilde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin ""davaların tefriki gereğine"" değinilen bozma ilamına uyularak; tescil davasının kapsamında kaldığı dosya kapsamı ile belirlenen taşınmazlar hakkındaki davalar ayrılarak ayrı ayrı görülmek suretiyle bu dosyaya konu olan taşınmaz ile ilgili olarak yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak yine yukarıda belirtildiği üzere Asliye Hukuk Mahkemesinde 20.5.1970 tarihinde ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... mirasçısı ..., ... ve ... mirasçısı ... tarafından ... istimlak edilen arazilerin fazlası olup ellerinde kalan 3010 dönümlük taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açılmıştır. Dava Kadastro Mahkemesine aktarıldıktan sonra, ayrıca taşınmazların bir kısmı hakkında tarafından devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile açılan dava dosyaları da birleştirilerek tek dosya üzerinden yapılan yargılama sonucu verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince, ""her taşınmaz hakkında ayrı ayrı açılan davaların birleştirildiği, davaların birleştirilerek görülebilmesi için Usulün 43/2. maddesi uyarınca davaların aynı sebepten doğması, 45/3. maddesi uyarınca da davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması başka bir anlatımla iki dava arasında bağlantı
    bulunması gerektiği; somut olayda birleştirme sebeplerinin bulunmadığı, belirtilerek taşınmazlar hakkındaki davaların ayrılarak görülmesi” gereğine değinilmiştir.
    Anayasamızın 141. maddesine göre, devlet yargının basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmesi için gereken tedbirleri almak zorundadır. Usul ekonomisi Anayasamızda ayrıca düzenlenmiş olduğu için, buna aykırılık, aslında Anayasa"ya aykırılık oluşturacaktır. (m.141). Ayrıca, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nin 6. maddesine göre de mahkemelerin makul bir süre içinde karar vermeleri öngörülmüştür. Bu, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 30. maddesinde de hakimin yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Ayrıca yargılamanın hakkaniyete uygun olarak adil bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Hakkaniyet, taraflar arasındaki tam bir eşitliğin bulunmasını ve bu eşitliğin tüm yargılama boyunca devam etmesini gerektirir. Bu eşitlik yargılamada “silahların eşitliği” olarak ifade edilmektedir. Silahların eşitliği hukuk devleti ve genel eşitlik ilkesinin bir sonucudur. Silahların eşitliği, “hakim önünde eşitlik” ilkesi olarak, kanuni hakim ve hukuki dinlenilme hakkı yanında klasik bir usuli temel hak olarak kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 2.12.2004, 2001/216, 2004/120 (RG,21.10.2005, S.25973) sayılı kararında da “silahların eşitliği ilkesi davanın tarafları yargılama sırasında usul hükümleri yönünden eşit konumda bulunma, taraflardan birine dezavantaj sağlayacak kurallara yer vermeme esasını öngörmekte diğer bir deyişle davanın tarafları arasında hakkaniyete uygun bir dengenin varlığını gerekli kılmaktadır”. görüşü benimsenmek suretiyle yargılamada hakim olan temel ilkelere açıklık getirilmiştir.
    Dairemizde iş bu dava ile birlikte temyiz incelemesine konu olan 407 adet dava dosyası tek bir tescil davasından kaynaklanmaktadır. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde; açtığı tescil davası 407 parçaya ayrılan davacılar yönünden, davanın parsel bazında tefrik edilerek ayrı ayrı yürütülmesi, maddi külfet dışında, yargılamanın sağlıklı yürütülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi imkanını da ortadan kaldırmakta, yüzlerce dosyaya dönüştürülmüş ihtilafın yargılama giderleri ve temyiz giderlerini de karşılanamaz hale getirmektedir. Öte yandan 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 27. maddesi hükmüne göre Kadastro tespitinden önce açılan davaya konu olan taşınmazlar hakkındaki davanın kadastro mahkemesinde birlikte görülmesi zorunludur. İhtilafın aynı nedenle açılan tescil davasından, bir başka ifade ile aynı sebepten kaynaklandığı göz önüne alındığında 17. Hukuk Dairesince bu hususun göz ardı edildiği ve bozma ilamının maddi hataya dayalı olduğu kuşkusuzdur. Maddi hataya dayalı bozma ilamı kazanılmış hak oluşturmaz. Hal böyle olunca aynı tescil davasının kapsamında kalan davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerlerini de etkileyeceği dikkate alınmak suretiyle tefrik edilen tüm dava dosyalarının birleştirilip, 3402 sayılı Kanun"un 30. maddesi göz önüne alınarak mahkemece taşınmazların gerçek hak sahibi belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, davaların ayrı ayrı sürdürülüp sonuçlandırılması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre tescile karar verilen paylar toplamı ile payda birbirini tutmayacak ve bu haliyle infazı da mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 18.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi