3. Hukuk Dairesi 2017/4754 E. , 2017/13320 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tahliye ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan... Hiz. San. Tic. Ltd. Şirketi ile aralarında 01/03/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalandığını ve 2012 yılında aylık kira bedelinin 5.000 TL olarak belirlendiğini, diğer davalı ...’in ise sözleşmenin kefili olduğunu, kiracı şirketin göndermiş olduğu ihtarname ile kira sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini ancak feshin sözleşmeye göre geçerli olmadığını, davalı kiracı şirkete gönderilen ihtarname ile anahtarın kendilerine teslim edilmediğini ve 2012 yılı Ocak-Nisan dönemi kira bedellerinin ödenmemiş olması nedeniyle 20.000 TL kira borcunun ödenmesinin ihtar edildiğini, ancak kira borçlarının halen ödemediğini belirterek 2012 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarına ait 4 aylık kira bedeli olan 20.000 TL kira alacağının yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili; davalılardan... "in kefil olup aynı zamanda da şirketin mesul müdürü olduğunu, talep edilen dönem için kefilin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının mükerrer taleplerde bulunduğunu belirterek haksız olarak açılan davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile 20.000-TL kira alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, taşınmaz tahliye edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK"nun 26/1. maddesine göre "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir."
Davacı, dava dilekçesinin konu kısmında; temerrüt nedeniyle tahliye ile ödenmeyen kira bedellerinin tahsilini istediğini belirtmiş olmasına rağmen, sonuç ve istem kısmında ödenmeyen kira alacağının tahsiline karar verilmesini istemiş, Mahkeme ise uyuşmazlık konusunu kira bedelinin tahsili olarak nitelemiştir. Bu durumda dosya içeriğinden davacının tahliye konusunda talebi olup olmadığı net olarak anlaşılamamaktadır. Mahkemece davacıdan temerrüt nedeniyle tahliye talebi olup olmadığı açıklattırılmak suretiyle; tahliye talebinin olması durumunda eksik dava harcı da tamamlatılarak, tahliye tarihinin araştırılması ve tahliye koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile tahliye talebi hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2- Davalılardan kefil ...’in temyiz itirazlarına gelince; taraflar arasında 01.03.2007 başlangıç tarihli ve iki yıl beş ay süreli kira sözleşmesi düzenlendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı borçlulardan ... kira sözleşmesini müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı alacaklı, davalı kiracı şirket ve kefil aleyhine açtığı dava ile 2012 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan ayları ödenmeyen 20.000-TL kira alacağının faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Sözleşme tarihine göre uygulanması gereken ve kefalette şekil şartını düzenleyen B.K.nun 484.maddesi (TBK.583.md) hükmüne göre kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olamaz. Müteselsil kefilin sorumluluğu kira sözleşmesinde belirtilen süre için geçerli olup yenilenen dönemlerde de sorumlu tutulabilmesi için kefalet süresi ile kefil olunan miktarın sözleşmede açıkça kararlaştırılması gerekmektedir. Davacının dayandığı kira sözleşmesinde uzayan dönem için kefilin sorumlu olduğu süre ve kefalet miktarı açıkça kararlaştırılmadığına göre, yenilenen döneme ait kira bedelinden kefilin sorumlu tutulması doğru değildir. Mahkemece, bu husus değerlendirilmek suretiyle kefil aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.