Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1687
Karar No: 2021/11536
Karar Tarihi: 17.11.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/1687 Esas 2021/11536 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/1687 E.  ,  2021/11536 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalı tarafından, aleyhine açılan boşanma ve ferilerine ilişkin dava nedeniyle açtığı karşı davada; boşanma ve manevi tazminat istemiyle birlikte, annesi tarafından satılan tarladan aldığı 30.000 TL’yi davalıya çocuklarının geleceğinde kullanılması için verdiğini, nasıl kullanıldığını bilmediğini ileri sürerek; 30.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı; davacının kendisine para vermediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Hatay 1. Aile Mahkemesince; asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, kadın yararına maddi ve manevi tazminata dair verilen hüküm, davalı/karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 02/05/2018 tarihli ve 2016/17868 E. 20185728 K. sayılı kararıyla; sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, maddi tazminata ilişkin isteminin boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabi olması nedeniyle harcın tamamlatılması, görev hususununda düşünülerek karar verilmesi gerekirken, olumlu ya da olumsuz karar verilmediği gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma kararına uyan mahkemece; davacı erkeğin talebi yönünden görevsizlik kararı verilerek dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
    Temyize konu talep yönünden mahkemece; resmi senette satış bedelinin 2.500 TL olduğu, yazılı delil sunulmadığı, davalı tanığı Meryem’in para verildiği iddiasının doğru olmadığını beyan ettiği, taraf tanıklarının beyanlarının birbirini doğrulamadığı, yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık; tarafların evli olduğu dönemde davacı tarafın annesinden alınan dava konusu bedelin, davalıya verilip verilmediği ve iade edilip edilmeyeceğine ilişkindir.
    Açıkça vurgulanmalıdır ki; gerekçenin kural olarak kesin hüküm etkisi bulunmamaktadır. Gerekçe; hâkimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında köprü görevi yapar. Hükmün gerekçe bölümünde sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep açıklanır. Hâkim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını bir başka ifadeyle kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. İşte bu sebeplerle hükmün gerekçe bölümü maddi hukuk anlamında kesinlikten tamamen arındırılmış olmayıp, öğretide ve uygulamada, hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçenin kesin hüküm etkisi olduğu kabul edilmektedir.
    Boşanma kararına ilişkin Aile Mahkemesi gerekçesinde; “davacı erkeğe ağır kusur verilmekle birlikte,....kadının ise, koca tarafından kendisine teslim edilen paranın akıbeti konusunda yeterli açıklama yapmamak suretiyle mali konuda güven sarsıcı davranış sergilediği,” belirtilerek kusur atfedildiği ve erkeğin boşanma davasının da kabul edildiği, kararın ise davalı kadın tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Buna göre; davalı kadının, kendisine teslim edilen para nedeniyle sorumlu olduğu tespit edilerek oluşturulan gerekçenin, temyiz edilmemesi nedeniyle, davalı açısından maddi vakıanın belirlendiği görülmektedir.
    Ayrıca; 6100 sayılı HMK"nın189/3 maddesi (1086 sayılı HUMK mad. 287); "Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususla, başka delillerle ispat olunamaz." hükmünü amirdir. Aynı Kanunun 200 maddesine göre (1086 sayılı HUMK mad. 288); bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. Senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebilir. Yine Aynı Kanun"un 201. maddesinde de (1086 sayılı HUMK mad. 290); "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler iki bin beş yüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." denilmekte; takip eden HMK’nın 203. maddesinde ise hangi hâllerde tanık dinlenebileceği açıklanmış olup,
    "a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
    b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
    c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkansızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hallerde yapılan işlemler.
    ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
    d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
    e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hali." şeklinde düzenlenmiştir.
    Bu itibarla; eş olan taraflar arasındaki işlemlerde tanık dinlenebileceği dikkate alınarak, yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı Ahmet’in “Yayladağında karşılaştık, birbirimiz ile hal hatır yaptık, ben Yayladağında yine tesisatçılık işi yapıyordum, ne yaptığını sordum, o da annemin bir tarlası var onu sattık, Antakya"ya dönüyoruz dedi, bende onların arabası ile Antakya"ya birlikte döndüm, parayı saydılar, yanlış hatırlamıyorsam, 34.000-TL para vardı, bunun 4.000-TL si ile araba alacağını söyledi bunu bir kenara bıraktı, annesini bıraktıktan sonra davalının kayınperine gittik, ... geri kalan parayı eşine verdi, bunu sakla dedi.”, davacı tanığı ...’ın, “..."in babası ... bana geldi, taraflar arasında sorun olduğunu aralarını bulmamı istedi, bende kızın baba evine gittim, yanımda ..."in eşinin kardeşi vardı, birlikte kızın babası ile konuştuk, kızın babası bize, bir sorunum yoktur, gelip kızı alıp götürsünler dedi, geri döndük ..."e kızın babası bizim sorunumuz yoktur, gelip kızı alabilirler diyorlar dediğini aktardık, ayrıca orada para meselesi de geçti, ayrıca ... bana oğlunun 30.000 TL parayı eşine verdiğini söyleyip onu da iade etmelerini istemişti, ben kızın babasına parayı sordum, bana 30.000 değil 28.000-TL"dir, bu para bankada duruyor. dedi”, davacı tanığı ...’in “ben ve ... Mah. Muhtarı ... birlikte kızın babası Hamza"nın evine gittik, kızın babası, bizim ... ve ailesinden bir sorunumuz yok, hatta ... tarla satmış 28.000-TL"yi bana getirdi, ben de ona git bu parayı bankaya yatır dediğini, ..."nin para sende kalsın baba dediğini, paranın Hamza"da kaldığını bana söyledi, Hamza"nın aktardığına göre bu parayı kendi adına hesaba yatırdığını söyledi, o sırada Hatun evde yoktu, bu nedenle görüşemedik,” şeklinde beyanda bulunmuşlar, dolayısıyla davacı tanık beyanları ile davalıya 28.000 TL verdiğini ispat etmiştir.
    O halde, mahkemece; davalı kadının kocası olan davacı tarafından kendisine teslim edilen paranın akıbeti konusunda yeterli açıklama yapmamak suretiyle mali konuda güven sarsıcı davranış sergilediği yönünde boşanma gerekçesinin temyiz etmemiş olması ve tanık beyanlarına göre davacı koca tarafından evlilik birliği devam ederken davalı kadına verilen paranın 28.000 TL olduğunun ispat edilmiş olmasına göre, davanın belirtilen miktar üzerinden kısmen kabulü gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek istemin tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK’nın 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi