(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/28290 E. , 2020/8526 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde davalı ... vekilince duruşmalı olarak istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.03.2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinden yapıldıktan sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, tebligat eksikliği giderildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanları esas alınarak haftalık fazla çalışma süresinin 24 saat olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak davalı beyanları ile davalı tanık beyanı, Dairemizce incelenen emsal işçilerin dosyaları ile davacının yaptığı işin niteliği birlikte değerlendirildiğinde davacının haftanın yedi günü saat 08:00 ile 20:00 saatleri arası bir buçuk saat ara dinlenme tenzili ile haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla mesai alacağının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Gerçek ücret üzerinden düzenlenmiş imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuku mevcut olup, bu ücretlerin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışma yapıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda işçinin yazılı delil ile bordroda belirtilenden daha fazla çalışma yapıldığını kanıtlaması gerekir.
Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir.İmzasız ücret bordrolarında tahakkuk bulunması halinde ise, varsa ilgili döneme dair banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.Somut uyuşmazlıkta bir kısım imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti tahakkuku mevcut olmasına karşın bu hususun mahkemece dikkate alınmaması da doğru olmamıştır. Tahakkuk içeren tüm bordrolar dikkate alınarak sonuca gidilmelidir.4-Davacının ücretinin net 1.150,00 TL olduğunun kabulü de hatalıdır.Somut uyuşmazlıkta üretim işçisi olduğu anlaşılan davacının ücreti imzalı ücret bordrolarında asgari ücret düzeyinde belirtilmiştir. Dairemizde temyizen incelenen emsal dosya içerikleri, davacının yaptığı işin niteliği ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde davacının asgari ücretle çalıştığının kabulü gerekmektedir.
5-Davanın yöneltildiği iki davalı olduğu halde hüküm fıkrasında “davalıdan” ifadesi kullanılarak hükmün icrasında tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi de HMK’nın 297 nci maddesine aykırıdır.Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.