3. Hukuk Dairesi 2016/7621 E. , 2017/13439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; gece vakti evine giderken aydınlatması ve emniyet şeridi olmayan davalıya ait inşaatın çukuruna düşerek ağır yaralandığını, sağ bacağı ve kalçasında kırıklar olduğunu, halen yatakta tedavi gördüğünü, delil tepiti dosyası ile davalının tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, işinden uzak kalması nedeniyle maddi kaybı olduğunu, tedavi giderleri olduğunu, işgücü kaybı yaşayacağını, acı ve sıkıntı yaşadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminat olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davalının arsa sahibi olduğunu, yapının tamamlanmamış olduğunu, kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, gerekli tedbirlerin müteahhit tarafından alınması gerektiğini, davacının kusuru bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, eser sözleşmesinin içeriğinde iş sahibinin yükleniciye emir ve talimat verme yetkisine ilişkin düzenlemenin bulunmaması, davalının yurt dışında yaşadığının anlaşılması, yükleniciye davalıyı temsilen emir ve talimat verme yetkisinin bulunmaması nedeniyle hukuki sorumluluğun yüklenicide olduğu grekeçesiyle ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Eser sözleşmelerinde kural olarak, iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi bulunmamakta, yüklenici iş sahibinden bağımsız olarak üstlendiği işi sözleşme koşullarına uygun olarak tamamlayıp teslim etmeyi üstlenmektedir. Bu özellik dikkate alındığında bağımlılık ilişkisi, bir başka deyişle iş sahibinin adam çalıştıran sıfatı bulunmadığından eser sözleşmelerinin yerine getirilmesi ve işin yapımı sırasında yüklenicinin üçüncü kişilere zarar vermesi halinde iş sahibinin zarardan sorumlu tutulamayacağı kabul edilmektedir. Ancak bu kesin bir kural değildir. İş sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşmede iş sahibine yükleniciye emir ve talimat verme, yapılan işi kontrol ve denetleme yetkisinin tanınmış olması halinde, iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi kurulmuş olacağından iş sahibinin Türk Borçlar Kanunu"nun 66. maddesi gereğince "adam çalıştıran” sıfatıyla zarardan sorumlu tutulması gerektiği ve sorumluluk türünün de müteselsil (zincirleme) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur.
Toplanan delillerden davalı ... ile dava dışı.....arasında eser sözleşmesi imzalandığı, davaya konu zararın bu işin yapımı sırasında meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Davalı ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen sözleşme niteliği bakımından eser sözleşmesidir. Tanık beyanları değerlendirildiğinde; davalının yurt dışında yaşadığı, fiilen inşaat işlerini kardeşi ...."ın takip ettiği, kendisinden para ve malzeme istendiğinde bu işleri yerine getirdiği anlaşılmakla, bu kapsamda sözleşme konusuna giren işleri kontrol, denetleme ve yükleniciye talimat verme yetkisi tanınmıştır. Bu olgu dikkate alındığında davalı iş sahibinin işin yapımı sırasında yüklenici tarafından üçüncü kişilere verilen zararlardan dolayı zincirleme (müteselsil) olarak sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Hal böyle olunca az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak iş sahibi davalının zarardan TBK 66 maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.