MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 24.04.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.02.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... Merkez ... Köyünde bulunan 46 dönüm taşınmazın hükmen adına tescil edildiğini, bu yerin 17.450 m2"lik kısmının köyde yapılan mera tahsis komisyonu çalışmaları sırasında ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilen 102 ada 76 parsel sayılı taşınmazın kapsamına alındığını, 28.550 m2"lik bölümün uhdesinde bırakıldığını belirterek, hazine adına tespit edilen yerin iptali ile adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı hazine vekili dava konusu yerin mera kapsamında bir yer olduğunu, davacının zilyetlik ve tasarrufuna konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 20.03.2017 tarih, 2015/18125 Esas, 2017/2112 Karar sayılı ilamı ile 6360 sayılı Kanun gereğince işlem yapılmak üzere bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 102 ada 76 No"lu parselin kadastro tespitinde olduğu gibi 28.550 m2"sinin davacı ... adına, 17.450 m2"sinin mera olarak sınırlandırılarak özel siciline tespit gibi tesciline karar verilmiştir.
Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Davacının açmış olduğu ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/269 Esas, 1993/100 Karar sayılı dosyasında dava konusu olan 46.000 m2 miktarlı taşınmazın 12.03.1998 tarihinde davacı adına tesciline karar verilmiş Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından onanarak 26.11.1998"de kesinleşmiştir. Mahkemenin bu tescil hükmü taraflar arasında olduğundan bağlayıcıdır. O halde, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/269 Esas, 1998/100 Karar sayılı ilamının ve tescil hükmüne esas krokinin nereyi kapsadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde tespiti gerekmektedir. Mahkemece yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları yetersizdir. Mahallinde yeniden keşif yapılarak tescile 1995/269 Esas, 1998/100 Karar sayılı mahkeme ilamındaki hükümce ekli kroki zemine uygulanmak suretiyle kapsadığı yerin tespiti ve buna bağlı olarak davacının talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.