22. Hukuk Dairesi 2015/4460 E. , 2016/10123 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı kurumda değişen alt işverenler nezdinde kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı bir sebep yokken feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti talebinde bulunmuştur.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı Devlet Demiryollarının davacının taleplerinden sorumlu olup olmadığı ve sorumlu ise sorumluluğunun hangi esasa göre belirleneceği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinin 6. fıkrasında alt işverenlik düzenlenmiştir. Buna göre, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
4857 sayılı Kanun"un 6. maddesinde ise işyeri devri ve bunun iş sözleşmesi ile işçilik alacakları üzerindeki etkisi düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
Somut olayda, davacının davalı kurumun alt işverenleri nezdinde çalıştığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre çalışmasının kesintili olduğu anlaşılmaktadır. Davalının asıl işveren olarak sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Ancak bu sorumluluk alt işverenler nezdindeki kesintisiz çalışma bakımından geçerlidir. Bir başka ifadeyle davalı asıl işverenin tüm çalışma süresinden sorumlu olabilmesi için işçinin değişen alt işverenler nezdinde kesintisiz bir çalışmasının bulunması gereklidir. Somut olaya fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan 6552 sayılı Kanun’un uygulanması da mümkün değildir.
Mahkemece kesintili çalışmalar ayrı ayrı değerlendirilerek her bir dönem için davacının taleplerinin koşullarının bulunup bulunmadığı incelenmeli ve sonucuna göre davacının talepleri hüküm altına alınmalıdır. Özellikle asıl işveren açısından fasılalı çalışmaların toplanabileceğine dair bir hüküm yer almadığından kesintili çalışmalar toplanarak hesaplama yapılmamalıdır. Belirtilen esaslara aykırı olacak şekilde eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
3-Diğer taraftan davalının yıllık izin konusunda yemin deliline dayandığı görülmektedir. Davalının yemin teklifinin yerine getirilmemesi ve bu şekilde delillerin tam toplanmadan karar verilmesi hatalıdır.
4-Nihayet mahkemece ulaşılan sonuca göre hesap hatası yapılarak davacının kıdeminin yaklaşık bir yıl fazla dikkate alınarak hesaplamaların yapılması da yerinde değildir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.