3. Hukuk Dairesi 2016/8936 E. , 2017/13664 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 10.10.2017 tarihinde davalı vekili Av. ....a geldi. Davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, evlenmelerinden kısa bir süre sonra ziynet eşyalarının eşi olan davalı tarafından alındığını ve bir daha geri verilmediğini ileri sürerek; ziynet eşyalarının aynen iadesini olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere bedeli olan 8.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 12.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile bedel yönünden talebini 34.970 TL"ye artırmıştır.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- HMK’nun 27. maddesinde davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği açıklanmıştır.
Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin, Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.
Bu bağlamda; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur.
Dosyadaki belgelerden; ......ikamet eden davalının, mülga 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu"nun 20. maddesine göre Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, çıkma belgesini aldığı 18.11.2002 tarihinde Türk Vatandaşlığını kaybettiği anlaşılmaktadır.
Buna göre; davalının tespit edilen yurtdışı adresine Tebligat Kanunu"nun 25. maddesi uyarınca tebligat yapılması gerekmektedir.
Somut olayda ise; davalıya, yabancı ülkedeki Türk Vatandaşları hakkında uygulama yeri bulan aynı kanunun 25/a maddesi uyarınca tebligat çıkartılmış, ancak tebligat yapılamamıştır.
Bu durumda, mahkemece; dava dilekçesinin, duruşma gün ve saatini bildirir davetiye ile birlikte Tebligat Kanunu"nun 25. maddesi uyarınca davalıya tebliğ edilmesi ve bu suretle taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.