Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8720
Karar No: 2017/13673
Karar Tarihi: 10.10.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/8720 Esas 2017/13673 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/8720 E.  ,  2017/13673 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm davacı ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 10.10.2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av.......geldi. Karşı taraf davalı ... ... vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, ....Orman İşletme sınırları içerisinde ...Mevkii 155, 156, 157 nolu bölmelerinde 18/06/2009 günü orman yangını meydana geldiğini, şefliklerince tutulan tutanaklardan, Jandarma tarafından tutulan tutanaktan ve tanık ifadelerinden yangının ..."a ait evin avlusunun dışından bulunan elektrik direğinden veya evin bahçesinde bulunan su kuyusundan su çekebilmek amacıyla bahçeye çektiği elektrik kablolarının açık bırakılması nedeniyle birleşme yerinden çıkmış olabileceğinin tespit edildiğini, olayla ilgili....Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2009/424 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, orman yangını nedeniyle idarenin toplam 1.367.786,15 TL zarara uğradığını ileri sürerek söz konusu zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ...; yangın ile görevli olduğu ..."ın faaliyetleri arasında herhangi bir illiyet bağının olmadığını, soruşturma dosyasında, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında ve şirketleri tarafından yaptırılan resmi tespit sonucu hazırlanan bilirkişi

    raporunda, yangının ....şebeke hattından kaynaklanma ihtimalinin bulunmadığının tespit edildiği, yangının mülkiyeti, işletmesi, bakımı ve sorumluluğu diğer davalı ..."a ait olan elektrik kabloları nedeniyle çıktığını savunarak davanınn reddini savunmuştur.
    Davalı ...Ş.; yangın ile şirketin faaliyetleri arasında illliyet bağı bulunmadığını, yangının davalı ..."a ait elektrik kablolarından çıktığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, hakkında açılan ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini, yangının elektrik tellerinin rüzgarın etkisiyle birbirine çarpması ve kıvılcım çıkarması sebebiyle çıktığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece, talep edilen zarardan davalıların sorumlu tutulabilmesi için zararın davalıların eylemleri sonucunda meydana gelmiş olması gerektiği, haksız fiil şartlarından kusur ve illiyet bağının yargılamaya konu bu davada incelenmesi gerektiği, ceza davasında davalıların kusurlu oldukları kanıtlanamadığından sanıkların beraatine karar verildiği ve kararın yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava konusu zarar ile davalılar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığından meydana gelen zarardan davalıların sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili, davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1)Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir.
    Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir.
    Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).

    Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK"nın 74.maddesinde; hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiştir.
    Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
    Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz.
    Maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
    Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir.
    Buna göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
    Somut olayda, davalılar orman yangınına neden olma suçundan dolayı yargılanmışlar, yapılan yargılama sonucunda sanıkların delil yetersizliğinden beraatlerine karar verilmiştir. Bu durumda ceza mahkemesi tarafından sanıklar hakkında verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamayacaktır. Mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu ceza mahkemesinin kararının esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş; uzman elektrik bilirkişisinin de içinde bulunduğu, konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınarak, öncelikle yangının çıkış nedenini duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit etmek, davalıların, bu yangının meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığı konusunun net olarak tespit edilmesinden sonra hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurmak olmalıdır.
    2) HMK’nın 61-64.maddelerine göre dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Davalı ... tarafından, davanın Karel İnşaat Ltd.Şti"ye ihbarı talep edilmiş, Karel İnşaat tarafından Davaya müdahale talebinde bulunulmuş ise de mahkemece bu konuda bir karar verilmemiş olmasına karşın hükümde taraf sıfatı olmayan ihbar olunan Karel İnşaat Ltd. Şti. lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3)Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

    SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı ve temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA üçüncü bendde açıklanan nedenle davacı ve temyiz eden davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı için takdir edilen 1.480 TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi