20. Hukuk Dairesi 2015/8850 E. , 2015/7601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 19.04.2010 tarihli dava dilekçesi ile, ... köyü 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman vasfı ile ... adına tapuda kayıtlı olduğunu, kendisine ait yaklaşık 10 dönüm taşınmazın bu orman parseli içinde kaldığını bildirerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile sınırlarını bildirdiği taşınmazın adına tesciline talep ve dava etmiştir.
Davacı yargılama sırasında dava konusu taşınmazın ada numarasını dava dilekçesine yanlış yazdığını belirterek dava konusu taşınmazın 103 ada 1 sayılı parsel olduğunu belirtmiş ve yargılamaya bu taşınmaz için devam edilmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... ... mevkiinde kain 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi orman vasfiyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen karar, davacı tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman sınırları içerisinde kalan taşınmaza yönelik açılmış tapu iptali ve tescil davasına ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 2008 yılında 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre yapılmıştır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine ve dava konusu 103 ada 1 sayılı parselin orman vasfıyla tesciline karar verilmişse de, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; davacı dava dilekçesinde dava ettiği taşınmazın 101 ada 1 sayılı orman parseli olduğunu yazmış ancak, 04.06.2010 tarihli celse de dava ettiği taşınmazın ada numarasını 101 olarak dilekçesine yazmış ise de, aslında dava etmek istediği taşınmazın 103 ada 1 sayılı orman parseli olduğunu, dava dilekçesine taşınmazın ada numarasını yanlış yazdığını belirtmiştir.
Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporunda dava edilen taşınmazın ada numarası belirtilmemiş, orman ve ziraat bilirkişi raporlarında ise; dava edilen taşınmazın 101 ada 1 nolu orman parseli içinde kaldığına ilişkin bilgiler verilmiş, mahkemece hüküm kurulurken ise; 103 ada 1 nolu parselin tespit gibi tesciline denilmiştir.
Dairemizin 14.11.2013 tarihli, iade kararı üzerine dosyaya gönderilen orman ve fen bilirkişiler tarafından hazırlanan 23.12.2013 tarihli rapor ve eki krokilerde; dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu alan 103 ada 1 sayılı parsel olarak gösterilmiştir.
Dairemizin 24.04.2014 tarihli ikinci iade kararı üzerine; hazırlanan 08.06.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu alanın 101 ada 1 nolu orman parseli içinde kaldığı belirtilmiştir.
Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde davacının dava etmek istediği taşınmazın dava dilekçesinde yazdığı gibi 101 ada 1 sayılı parselde mi yoksa duruşmada beyan ettiği 103 ada 1 sayılı parsel içinde mi kaldığı Dairemizin iade kararlarına rağmen netleştirilememiştir.
Ayrıca mahkemece, dava edilen taşınmaza komşu olan 114 ada 31, 117 ada 45, 115 ada 4 ve 117 ada 46 sayılı parsellere ilişkin kadastro tutanakları, davalı ise dava dosyaları ve tapuda kayıtlı ise tapu kayıtları dosya arasına alınmamış, komşu taşınmazların niteliği ile dava konusu taşınmazın niteliği karşılaştırılmak sureti ile bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
O halde, mahkemece dava konusu taşınmazlara komşu olan 114 ada 31, 117 ada 45, 115 ada 4 ve 117 ada 46 sayılı taşınmazlara ilişkin kadastro tutanakları, davalı ise dava dosyaları ve tapuda kayıtlı ise tapu kayıtları ile 101 ada 1 ile 103 ada 1 sayılı parsellere ilişkin kadastro paftaları, kadastro tutanakları, tapuda kayıtlı ise tapu kayıtları, davalı ise dava dosyaları ve dava konusu taşınmazın bulunduğu yeri gösterir en eski ve tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları ve yapımlarına esas hava fotoğrafları bulunduğu yerden getirtildikten sonra, daha önce keşfe katılmamış fen, orman ve ziraat bilirkişi eşliğinde keşif yapılmalı, davacının dava konusu ettiği yeri fiilen göstermesinin istenmesi ve gösterdiği yerin hangi ada ve parsel olduğu belirlendikten sonra taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden olup olmadığı ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edilip edilmediği, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun belirlenmeli ve bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/09/2015 günü oy birliği ile karar verildi.