Yanlar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, ecimisil, yıkım davası sonunda yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı; kayden maliki bulunduğu 49 ada, 15 parsel sayılı taşınmazın 424 m2"lik kısmına davalının yapılaşmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, muhdesatın yıkımı ve 01/06/2006-31/07/2008 tarihleri arasında işleyen 9.360,00 TL ecrimisilin işgal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili isteği ile eldeki davayı açmış, davalı yan ise savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece; davalının, davacı Vakıf adına kayıtlı çekişmeli taşınmazın 94 m²"lik bölümünü bina yapmak suretiyle işgal ettiği keşfen saptanmak suretiyle elatmanın önlenmesine, muhdesatın yıkımına ve 01/06/2006-31/07/2008 tarihleri arasında işleyen 5.106,00 TL. ecrimisilin işgal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 08/12/2010 tarih, 2010/11973 Esas, 2010/13074 Karar tarihli ilamı ile "...davalının kayden davacıya ait çaplı taşınmaza, haklı ve geçerli bir neden olmaksızın yapılaşmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiği keşfen saptanmak ve bu olgu benimsenmek suretiyle elatmanın önlenmesi, muhdesatın yıkımı ve ecrimisil isteğinin kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik olmadığı ancak ecrimisilin davalının fiilen elattığı zemin ve muhdesat gözetilmek suretiyle duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, elatıldığı belirlenen yer üzerinden ecrimisil hesaplanması gereğine değinilerek" bozulmuş, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan uygulama sonunda davaya konu taşınmazın 90 m²lik bölümüne bina yapmak, 411.81 m²"lik kısmını da bahçe yapmak suretiyle toplam 501.81 m²lik kısmını işgal ettiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesine, 11.353,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; davaya konu 1.468 m² yüzölçümünde, arsa vasfındaki, 49 ada, 15 parsel sayılı taşınmaz Hazine adına kayıtlı iken 01/06/2006 tarihinde, trampa yoluyla davacı Silahtar Abdullahağa Vakfı adına tescil edildiği, davalının çekişmeli taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki; gerek bozmadan önce gerekse bozmadan sonra yapılan uygulama sonucu alınan raporlar sonuca ulaşmaya yeterli nitelikte değildir.
Şöyle ki; mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan 13/10/2011 tarihli keşif sonucu alınan 14/11/2011 havale tarihli fen bilirkişi raporunda ".....çekişmeli taşınmazın 90.00 m2"lik bölümüne yapılaşmak, 155 m2"lik bölümü de bahçe olarak kullanılmak suretiyle toplam 245.00 m2"lik alana elatıldığı, 01/06/2006- 31/12/2011 tarihleri arasında ecrimisil değerinin 8.747.00 TL" olduğu belirlenmiş, davacı ve davalı yanın itirazı üzerine alınan 06/03/2012 havale tarihli li ek bilirkişi raporunda ise "....çekişmeli taşınmazın 90.00 m2"lik kısmı yapılaşmak, 411.81 m2"lik kısmı bahçe olarak kullanılmak suretiyle toplam 501.81 m2"lik alana elatıldığı, 01/06/2006 - 31/12/2011 tarihleri arasındaki ecrimisil değerinin ise 11.354,40 TL" olarak belirlendiği, bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı gözetilerek 06/03/2012 havaleli rapor esas alınmak suretiyle talepten fazla tespit edilen 77.81 m² "lik alan ve 1.995,00 TL. ecrimisilin tahsili istemi ile 12/04/2012 tarihli birleşen dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda da asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verildiği, bu defa hükmün davalı tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere, çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına yapılan bir tecavüz bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olaya gelince; mahkemece mahallinde bozma ilamından sonra 13/11/2011 tarihli keşf sonucunda alınan 14/11/2011 havaleli fen bilirkişi raporu ile tarafların itirazı üzerine alınan 06/03/2012 havaleli ek bilirkişi raporlarının gerek tecavüzlü alanın miktarı gerekse metrekare ve ecrimisile esas alınan değer bakımından birbiriyle çelişkili olduğu, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve çelişkinin nedeni açıklattırılmadan, 06/03/2012 havaleli ek rapor hükme esas alınmak suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yerinde 3 kişilik harita mühendisi bilirkişi vasıtasıyla elektronik aletle ölçüm yapılarak tecavüz edilen alanına miktarının belirlenmesi, infazda duraksamaya neden olmayacak biçimde rapor ve kroki düzenlettirilmesi, tecavüz edilen alanın niteliğinin rapora yansıtılması ve önceki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken çelişkili raporlardan birisine itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.