3. Hukuk Dairesi 2017/5487 E. , 2017/13778 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, sözleşme başlangıcının üzerinden 10 yıl geçmesi nedeniyle TBK"nun 347. maddesi gereğince taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu mecuru ....nın kiraya verdiğini, bu nedenle diğer davacıların iş bu davayı açmaya yetkilerinin olmadığını, aktif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davalı şirketin yetkili müdürü ve temsilcisinin ...olduğunu, ihtarnamenin şirket sahibi Handan İslamoğlu’na açıklaması yazılarak tebliğ edildiğini, tebligatı alan kişinin yetkili temsilci olmadığını, ihtarname tebliğinin usulsüz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 347. maddesinde yer alan düzenlemeye göre konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşullarla bir yıl uzamış sayılır.
Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren ,bu süreyi izleyen her uzama süresi sonunda , bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, her hangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.
Somut olayda; davada dayanılan ve hükme esas alınan 31.09.1998 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralanan taşınmaz 2 yıl süre ile kullanılmak üzere davalıya kiraya verilmiştir. Davacı tarafından gönderilen taşınmazın 31.09.2015 tarihi itibari ile 10 yıllık kira
süresinin dolmasından dolayı tahliyesinin istendiği, ihtarnamenin 26/05/2015 tarihinde ”muhatap şirket sahibi Handan İsamoğulları’na” tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça bu ihtar tebliğine dayalı olarak davalının tahliyesi talep edilmekte ise de; davalı ihtarname tebliğinin usulsüz olduğunu savunmuştur.
Tüzel kişilere yapılacak tebligatın ne şekilde yapılacağı Tebligat Kanununun 12-13. maddelerinde ve Tebligat Kanunu Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre öncelikle tebligatın tüzel kişinin yetkili temsilcisine, yetkilinin bulunmaması halinde ise bulunmama sebebi yazılmak suretiyle orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birisine yapılmalıdır. Şu kadar ki kendisine tebliğ yapılacak memur ve müstahdemin vazife itibariyle o yerde yetkili temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu gibi işler için görevlendirilen kimselerden olmalıdır. Bu kişilerin de bulunmamaları halinde bulunmadıkları tebliğ mazbatasına yazılarak o yerdeki diğer memur ve müstahdemlerden birine yapılır. İhtarnamenin tebliğ edildiği Handan İsamoğulları’nın şirket yetkili temsilcisi olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece davalı kiracı şirketin ortak ve yetkili temsilcileri araştırılarak ihtarnameyi tebellüğ eden kişinin yetkili olup olmadığı, ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.