4. Hukuk Dairesi 2013/1740 E. , 2013/20550 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... İnş. A.Ş aleyhine 05/03/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, makina mühendisi olduğunu, 2008-2009 yıllarında davalı şirkette çalışmadığı halde, davalı şirketin çalışıyormuş gibi ...ya bildirimde bulunduğunu, isim ve ünvanını kullanarak haksız kazançta bulunduğunu belirterek uğradığı maddi ve manevi zararının tazminini talep etmiştir.
Davalı, davacının sigortalı gösterilmediğini, iddia edilen hususların kendileri ile ilgisinin bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; bilirkişi kurulundan rapor ve ek rapor alınmış, nisan 2008 tarihinden önce davalı şirketin davacıyı fiilen çalışmadığı halde, sigortalı çalışan olarak gösterdiği, davacının ünvan ve diplomasından istifade edilmek suretiyle haksız fiilin işlendiği, davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararını somut delillerle ispat edemediği, ancak davacının manevi tazminat istemekte haklı olduğu gerekçesi ile maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
TMK"nun 26/2.maddesinde "Adı haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini; haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddi zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevi tazminat ödenmesini isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenleme uyarınca isim ve ünvanı haksız olarak kullanılan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para,
zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dava konusu olayda; olay tarihi, olayın gelişimi ve yukarıdaki ilkeler gözönüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/12/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Manevi tazminatın kanunen iki dayanağı vardır. Birincisi 818 sayılı BK 47 ye göre, ölüm veya cismani zarar; ikincisi BK 49, 4721 sayılı TMK 24 ve buna bağlı olarak 121, 158, 174 e göre kişilik hakkının ihlalidir. Davaya konu olayda cismani zarar olmadığına göre, kişilik hakkının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenebilir. Davacı hakkında, çalışmadığı halde unvan ve diploması kullanılarak çalışmış gibi SGK na bildirimde bulunulması, davalı şirketin faaliyet alanı da gözetildiğinde, tek başına kişilik hakkının ihlal edildiğini ispat için yeterli değildir. Davacı, kişilik hakkının ne şekilde ihlal edildiğini ispatlayamamıştır. Bu yüzden manevi tazminat talebinin reddi gerektiği düşüncesindeyim. Açıklanan nedenle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 25/12/2013