3. Hukuk Dairesi 2016/4614 E. , 2017/13998 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 19.08.2014 tarihinde davalı şirkete ait enerji nakil hattından kaynaklanan yangın nedeniyle taşınmazında yer alan muhtelif meyve ağaçlarının zarar gördüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 32.810,80 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davaya konu olay nedeniyle bir sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığını, zira sorumluluğun arıza, bakım ve onarım faaliyetlerini yapmakla görevli olan yüklenici firmaya ait olduğunu, ayrıca illiyet bağının kesildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacıya ait taşınmazın, elektrik tellerinin kopması nedeniyle çıkan yangın sonucunda zarar gördüğü, tanık anlatımlarıyla yangının meydana gelişinin desteklendiği, ziraat bilirkişisi tarafından davacıya ait taşınmazda meydana gelen zararın 78.204,52 TL olarak belirlendiği, yangının yaz aylarının en sıcak günlerinde, şiddetli rüzgarında etkili olduğu olağanüstü hava şartlarında meydana geldiği, elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, mahsul ve bahçe sahibi şahısların da muhtemel yangın olaylarına karşı gerekli tedbiri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu nazara alınarak hesaplanan zarardan hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre uygun bir tutarda indirim yapılarak tazminat miktarının 39.102,26 TL olarak belirlendiği, ancak taleple bağlı kalınması gerektiğinden bahisle, davanın kabulü ile 32.810,84 TL tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafça süresi içinde yapılan temyizde ileri sürülmeyen hususların süresinden sonra verilen 03.01.2017 tarihli ek temyiz dilekçesi ile ileri sürülemeyeceğinin anlaşılmış bulunmasına göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği üzere zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden ... zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.
Yerel Mahkemece hükme esas alınan 27.04.2015 tarihli ziraat bilirkişi raporunda ise, zarar gören ağaçlar ile asmaların değeri on yıllık gelirleri ile enkaz değeri esas alınarak belirlenmiştir. Raporun, bu haliyle hüküm vermeye yeterli olmadığı ortadadır.
Buna göre, mahkemece; taşınmaz üzerinde bulunan fıstık ve badem ağaçları ile bağ omcalarının nitelikleri ve kapladıkları alan gözetilerek, yukarıda açıklandığı şekilde bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, zarar kapsamının belirlenmesinde gerçek zarar ilkesine uygun olmayan hesaba dayalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.