4. Hukuk Dairesi 2013/2400 E. , 2013/20770 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd. aleyhine 16/05/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı,....Dergisinin Mayıs 2010 tarihli sayısında, davalılardan ... tarafından kaleme alınan, “İbret-i alem olaylar” başlıklı yazının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını belirterek, uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme, davaya konu yayında; davacı açısından hakaret niteliği taşıyan “sahtekar bir adam” “anneler çocuklarını bak .... geliyor diye susturuyorlar” söz ve deyimlerinin kullanılması nedeniyle ve yayının genelinde davacının kişilik haklarına saldırı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; davaya konu yazıda, dava dışı SS. .... Konut Yapı Kooperatifi ile davacının genel müdürlüğünü yaptığı şirket ve davacı arasında gerçekleşen hukuki ilişki ve bu hukuki ilişki nedeniyle, dava dışı kooperatifin zarara uğratılmış olması konu edilmiştir.
Dosya kapsamından, dava dışı kooperatif tarafından, dava dışı şirket aleyhine menfi tespit istemli davalar açıldığı, bu davaların kısmen kabul kararı ile sonuçlandığı, ...Bakanlığı tarafından kooperatif kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde; kooperatifin, kooperatif yöneticileri ve davacı tarafından zarara uğratıldığı yönünde tespitler yapıldığı, bu tespitler neticesinde yöneticiler ve davacı yönünden iştirak hükümleri uyarınca suç duyurusunda bulunulmasının öngörüldüğü, kooperatifi muvazaalı sözleşmeler yaparak borçlandırmak sureti ile dolandırıcılık suçu işlendiğinden bahisle davacı ve dava dışı yöneticiler hakkında kamu davası açıldığı, ayrıca faiz karşılığı ödünç para verilmesi sebebiyle davacı hakkında tefecilik suçundan da kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada yer alan ve yukarıda özetlenen deliller ile davaya konu yazı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; mahkemenin, yayın içeriğinde ileri sürülen iddia ve yorumların gerçekliğinin kanıtlanamadığı yönündeki gerekçesinin dosya kapsamına uygun düşmediği, aksine görünür gerçeklik olgusunun gerçekleştiği açıktır.
Yazı içerisinde kullanılan ve mahkemece tazminat verilmesine gerekçe sayılan ifadelere gelince; söz konusu ifadeler, eleştiri mahiyetinde olup yazarın değer yargısını içermektedir. Bu değer yargısına gerekçe gösterilebilecek olgular da dosya kapsamında mevcuttur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da değer yargılarının kısıtlanamayacağına vurgu yapılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, olaylar ve değer yargılarını birbirlerinden ayrı irdelemektedir. ... basının, doğruluğunu kanıtlaması koşuluyla eleştirel yargılarda bulunabileceği savını dahi reddetmiştir. Bunun, sözleşmenin 10. maddesi ile teminat altına alınan fikir özgürlüğünün özüne aykırı olduğunu vurgulamıştır. Bununla birlikte, basının belli ölçüde abartma, hatta tahrik etme ve polemik olarak kabul edilebilecek kişisel açıdan taşkın ifadeler kullanma hakkını da kabul etmiştir.
Açıklanan nedenlerle, yazıda kullanılan sözler kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemez. Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalı ...’ın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı ..."tan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.