3. Hukuk Dairesi 2017/2162 E. , 2017/14066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak-tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK."nun 438.maddesinde öngörülen duruşma sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 21.220 TL"ye çıkarılmıştır.
Temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altındadır.
Bu nedenle duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ; davaya konu dükkanın 1988 yılında 60.000 TL karşılığında devir alınıp Değirmenköy Belediyesinden kiralandığını, dava konusu arsa üzerine davacının masraflarını bizzat karşılayarak ihtiyaçları doğrultusunda bir bina inşaa ettirildiğini, daha sonra bu belediyenin kapatılarak davalı ... belediyesine bağlandığını, bundan sonra kira bedellerinin davalı ... tarafından tahsil edilmeye başlandığını, ihbar edilen ... Defterdarlı"ğının davaya konu parselin mülkiyetinin Hazine"ye ait olduğunu belirterek ecrimisil ihbarı gönderdiğini, davalı belediyenin başkasının taşınmazını yetkisiz temsil hükümlerine göre kiraya verdiğini bu nedenle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olması gerektiğini belirterek, kiralanan taşınmazın malikinin tespit edilmesini, dava konusu arsa üzerindeki binanın davacı tarafından ne zaman yapıldığının, tadil edildiğinin ve bedeli ile kime ait olduğunun tespitini, bu güne dek ilgili dükkan için ödenen her türlü tahsisat, kira bedellerinin belediyeden celbedilecek tahsilat belgeleri doğrultusunda tespit edilerek, tespit edilecek bedellerin haksız ve sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda istirdadına ve davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ; taşınmaz üzerindeki dükkanların Değirmenköy Belediyesi tarafından yapılıp kiraya verildiğini, davacıların ecrimisil bedellerini ödemek zorunda olmadıklarını, kiraya verenin malik olması gerekmediğini, davacının halen ödenmemiş 3.514,57 TL kira borcu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, TBK 321. Maddesi gereği taşınmazda yapılan faydalı masrafların değer artışını talep edemeyeceği ve kiraya verenin malik olması gerekmediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve ihbar edilen Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) İhbar olunan Maliye Bakanlığının temyiz talebi yönünden yapılan incelemede ;
HMK’nın 61-64.maddelerine göre; dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkı yoktur. Ancak, mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan dava ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.
Olayda ihbar olunan Maliye Bakanlığı müdahil olmadığından ve aleyhine verilmiş bir hüküm de bulunmadığından, temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve Davacı vekilinin taşınmazda yaptığı faydalı masrafların tespitine ilişkin temyiz itirazları yönünden; sözleşmede aksine bir hüküm yoksa davacı kiracı akti ilişkinin devamı sırasında kiralananda yaptığı değer artırıcı masraf ve harcamalarını TBK"nun 527 ve (BK.nun 414) maddelerinde düzenlenen vekaletsiz işgörme hükümlerine göre davalılardan talep etme hakkına sahiptir. Ancak bunun için kiracının yaptığı giderlerin mal varlığından çıkarak kiralayanın malvarlığına geçmiş olması ve kiralananın tahliye edilmiş olması gerekir. Davacı tarafça kiralanan taşınmazın tahliye edildiği iddia edilmemiştir. Bu nedenle taşınmaza yapılan faydalı masrafların tespiti talebinin taşınmazın tahliye edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın gerekçesinin düzeltilerek, davacı vekilinin aşağıdaki bendini kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3-Davacının ecrimisil alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasında kira sözleşmesi gereği kiralananın davacıya teslim edildiği, kira parasının davalı tarafından tahsil edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiraya verenin sözleşmeye konu şeyin maliki olması zorunlu değildir. Kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak bir üçüncü kişinin kiralanan üzerinde, kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, söz konusu hukuki ayıbı gidermek ve kiracının bu yüzden uğradığı zararları tazmin ile yükümlüdür. Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu BK.’nun 253. (6098 sayılı TBK.’nun 309) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Olayda ihbar edilen Hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu
maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı talep edilmiştir. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir. Ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, talep edilen ecrimisilin ve davalıya ödediği kira bedellerinin tahsilini istemektedir. Davacı, ödediği ecrimisili kira bedellerini aşmamak kaydıyla talep edebilir. Burada davalının borcu sebepsiz iktisaptan değil kira sözleşmesinin feshedilebilir olmasından kaynaklanmaktadır. Davalı Belediyenin sorumluluğu aldığı kira bedelini geçmemek üzere kiracı davacının ödediği ecrimisil parası ile sınırlıdır. Öte yandan davacının talep edilen ecrimisile ilişkin ödeme belgesi dosya içerisinde bulunmamaktadır. Davacının hazineye yaptığı ecrimisil ödemesine ilişkin ödeme belgesi de araştırılıp sonucuna göre davanın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı taraf yararına HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.