3. Hukuk Dairesi 2017/2309 E. , 2017/14152 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taraflar arasında yazılı kira ilişkisi bulunduğunu, ödenmeyen kira alacaklarının tahsili için davalı hakkında takip başlattıklarını ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı kiracının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.2003 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı anılan kira sözleşmesine dayanarak davalı hakkında 18.05.2007 tarihinde başlattığı icra takibinde 2003 yılının Temmuz ayı ile 2007 yılının Mayıs ayları arası birikmiş kira bedellerinin tahsilini istemiş, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilememesi üzerine dosya işlemden kaldırılmıştır. Bu defa davacı alacaklı 28.08.2009 tarihinde, ilgili icra müdürlüğünden yenileme talebinde bulunmuş ve davalıya yeniden ödeme emri düzenlenmiş olmasına rağmen tebliği sağlanamamıştır. Son olarak davacı alacaklının 25.01.2011 tarihinde ikinci kez yenileme talebinde bulunması üzerine ilgili icra müdürlüğünce düzenlenen ödeme emri 07.06.2013 tarihinde davalı borçluya tebliğ edilmiştir. İlk takip tarihinden son yenileme tarihi olan 25.01.2011 tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan yenilenen dönemde tebliğ edilen ödeme emrine, davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine 24.01.2014 tarihinde eldeki dava açılmış ve davalı borçlu yasal süresi içinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Zamanaşımını kesen sebepler TBK m.154 ve 157"de gösterilmiştir. Bu maddelere göre zamanaşımı; borçlunun bir fiili ile, alacaklının bir fiili ile, yargılama ve takibe ilişkin bir işlemle, yargıcın emir ve hükmüyle kesilebilir.
TBK m. 157/1’ e göre, bir dava veya def"i ile kesilmiş bulunan zamanaşımı, dava süresince iki tarafın yargılama ile ilgili her işleminden veya yargıcın her kararından sonra (kesilir ve) yeniden işlemeye başlar.
TBK m. 157/2’ ye göre, zamanaşımı, icra takibi ile (kovuşturulması ile) kesilmişse alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Zamanaşımı kesilince, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlar (TBK m. 156/1). Zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek yeni zamanaşımı süresi, eski (kesilen) zamanaşımının aynıdır.
Nitekim aynı ilkeler, H.G.K."nun 18.09.2013 gün ve 2013/15-169 E. 2013/1365 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır. Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; her ne kadar Mahkemece, 18/05/2007 takip tarihi ile 07/06/2013 tarihli ödeme emri tebliğ tarihi arasında BK"nun 147/1. Maddesinde belirtilen kira alacaklarına ilişkin 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, bu süre içerisinde zaman aşımını kesen herhangi bir işlemin yapılmadığı sadece yenileme taleplerinin olduğu, yenileme taleplerinin de zaman aşımını kesmeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; Türk Borçlar Kanunu"nun 154 / 2. maddesi gereğince alacaklının borçlu aleyhine icra takibine başlaması işleyen zamanaşımını kesen bir nedendir. Davaya konu anılan icra takibinde ödeme emri borçluya tebliğ edilememiş ise de, alacaklının takip talebi ile icra memuruna başvurması, zamanaşımının kesilmesi için yeterlidir. Bu bakımdan ödeme emrinin borçluya tebliğ edilememesi ya da hacze başlanmaması zamanaşımının kesilmesine engel değildir. Bu durumda davacı alacaklının daha önce yapmış olduğu icra takibi ve yenileme talepleri nedeniyle zamanaşımı süresi kesilmiş ve dava tarihi itibariyle yeniden başlayan zamanaşımı süresi henüz dolmamış olduğundan mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.