17. Ceza Dairesi 2015/9070 E. , 2016/13615 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:
Mala zarar verme suçundan tayin edilen 1.600,00 TL adli para cezasına ilişkin hükmün, 5237 sayılı TCK"nın 50/5. maddesinde öngörülen düzenlemeye ve hükmolunan cezanın türü ile miktarına göre, 1412 sayılı CMUK"nun 5219 ve 6217 sayılı Yasalar ile değişik 305/1. maddesi gereğince kesin olması nedeniyle temyizi olanaklı bulunmadığından, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Sanıklar ... ve ... hakkında hırsızlık ve mala zarar verme ile suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde:
Ceza Muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğe ulaştıracak araç ise delillerdir. Deliller; Sanık açıklamaları, tanık açıklamaları, sanık ve tanıktan başka kişilerin açıklamaları, kolluk, savcı ve hakim tutanakları, özel yazılı açıklamalar, görüntü ve (veya) ses kaydeden araçlarla açıklama ve belirtiler şeklinde ayrıma tabi tutulabilir. Bu deliller içerisinde tanık failin dışında herkes olabilir. Tanık beş duyusu ile olay hakkında bilgi edinen ve mahkemeye aktaran kişiyi ifade eder. Delil bakımından Ceza Muhakemesi"nin en önemli unsurlarından birisidir. Ancak tanık beyanlarının birbirleriyle örtüşen ve somut olayla uyumlu olması muhakkaktır.
Deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar mutlaka giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakimin sanık lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Kuşkular yenilmelidir. Yani hükümde varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Eylem veya eylemlerin bir suç olup olmadığı belirlenmesi için eylemin önce işlenip işlenmediğinin sorunu çözülerek başlanır. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanacaktır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını, yorum ile nasıl bir kanıya ulaştığını, kararının gerekçesinde göstermek zorundadır.
Gerekçedeki mantıksal kronolojik dizin ise iddia, savunma, kanıtlar, kanıtların yorumu, sabit kabul edilen eylem; ihlal edilen norm, normun yorumu ve en nihayet ulaşılan sonuç olan hüküm şeklinde olmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelirsek;
Oluş ve dosya içeriğine göre, mağdurların suç tarihinde ... Petrol isimli işyerine uğrayıp alışveriş yaptıkları, döndüklerinde aracın sağ tarafındaki camının kırık, araç içinde bulunan mağdur..."e ait çantanın yerinde olmadığını fark ettikleri, mağdur ..."in soruşturma aşamasında alınan beyanında gri renkli clio aracın yanlarında durduğunu, araçta iki erkek ve iki kadın şahsın bulunduğunu belirterek, şoför mahallindeki şahsın eşgal bilgilerini verdiği,
Olay nedeniyle yapılan araştırmalar sonucunda, ... plakalı aracın hırsızlık olayına karıştığı anonsu üzerine, aracın sanık ... tarafından kiralandığının tespit edildiği, aracı kiraya veren tanık ..."e ulaşıldığı, aynı aracın karıştığı başka bir hırsızlık olayının görüntülerinin tanığa izlettirildiği ve aracın kendisine ait olduğunu belirttiği, aracın GPRS kayıtlarının incelenmesi sırasında, mağdurlara yönelik hırsızlık olayının gerçekleştiği saatte orada olduğunun tespit edildiği, 06.12.2010 günü saat 16.00"da durdurulan araçta sanıklar ... ve ..."in araç içinde yakalandığı, araç içinde yapılan incelemede tornavida ucu ile başka bir araca ait olduğu düşünülen cam parçalarının ele geçtiği,
Sanıklar... ve ..."in aşamalarda alınan beyanlarında, oğulları olan suça sürüklenen çocuğun aracı gizlice alıp gittiğini ve pazartesi günü döndüğünü, suça sürüklenen çocuk ..."un yargılama aşamasında alınan beyanında aracına aldığı tanımadığı şahıslarla adı geçen işyerine gittiklerini ancak herhangi bir olaya karışmadığını beyan ettiği olayda; olayın gerçek faillerinin sanıklar ve suça sürüklenen çocuk olup olmadığı konusunda duruksamalar bulunduğunun anlaşılması karşısında, öncelikle;
1-)Suçun işlendiği ...Petrol isimli işyerinin olay saatine ilişkin kamera görüntüleri dosya içine getirtilip, işyerinde olduğu süre içinde ... plakalı araç içinde kimlerin olduğu, neler yaptığı irdelenip, gereğinde sanıklar ve suça sürüklenen çocuğun suç tarihi veya suç tarihine yakın zamanda çekilen fotoğrafları temin edilip, görüntülerin sanıklara ve suça sürüklenen çocuğa ait olup olmadığı, sanıklara ait araçta bulunan cam parçalarının mağdurlara ait aracın camıyla uyuşup uyuşmadığı ve tornavida uçları üzerinde sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun parmak izi bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya uzman bir kurum ya da kuruluştan rapor alınıp,
2-)Mağdurlar ile sanıklar ve suça sürüklenen çocuk hazır bulundurularak, atılı suç tarihinde gelen araçtaki kişilerin onlar olup olmadığı konusunda teşhis yaptırılıp (mümkün olmaması halinde fotoğrafları gösterilmek suretiyle);
3-)Sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun olay tarihinde kullandıkları cep telefonu numaraları tespit edilip, HTS kayıtları getirtilip, baz istasyonları itibariyle olay yerinde olup olmadıkları araştırılıp,
4-)Mahkemenin 2010/487 Esas sayılı dosyası getirtilip, içerisinde yargılama konusu hırsızlık ve mala zarar verme olayıyla ilgili delillerin neler olduğu irdelenip, gereğinde onaylı örneği dosyaya konulup,
Olaya ilişkin tüm deliller toplandıktan sonra, sanıkların olay yerinde bulunup bulunmadığı, olay yerinde bulunmaların tespiti halinde de suçun failinin sanıklar ve suça sürüklenen çocuk olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği dikkate alınmadan,
5-)Kabule göre de; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35/1. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan veya aynı maddenin 3. fıkrasına göre bu yönde inceleme yaptırılmamasının gerekçesi de kararda gösterilmeden, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... müdafii ile suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedenleri ve tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 21.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.