20. Hukuk Dairesi 2016/12195 E. , 2019/1040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi 21/11/2012 harç tarihli dilekçesiyle, ... ili, ... ilçesi, ... mah/köyü 295 ada 2 sayılı parselin güncelleme ve muhdesat çalışmaları sırasında bir kısmının ... vasfında ve devlet ormanının sınırlarında kalmış olduğunu, dava konusu taşınmazın 2/B parseli olarak ... sınırları dışına çıkartılan tespitin iptaline taşınmazın ... sınırları içerisine alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile ... vasfıyla ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava kadastro tespitine itiraz olarak nitelendirilip işin esası incelenerek hüküm kurulmuş ise de anılan karar usul ve kanuna aykırıdır. Zira, bilindiği ve 6100 sayılı HMK’da düzenlediği üzere, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir”(m....). Keza, “mahkemenin görevli olması” dava şartlarındandır. (m. 114/...-c) ve “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır(m 115/...). Ayrıca “Dava şartlarına aykırılık bulunması” aynı kanunun 371/...-b maddesinde “bozma sebebi” olarak sayılmıştır.
Davacı ... Yönetimi, dava konusu 295 ada 2 sayılı parselin bir kısmının ... vasfında olduğunu, dava konusu taşınmazın 2/B parseli olarak ... sınırları dışına çıkartılan tespitinin iptali ile taşınmazın ... sınırları içerisine alınmasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Dosya kapsamından 5831 sayılı Kanunun 8 ve 3402 sayılı Kanunun Ek-... maddesine göre yapılan kadastroda, ... ili, ... ilçesi, ... mah/köyü 295 ada 2 parsel sayılı 5153,09 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca ... adına ... sınırları dışına çıkarıldığı ve 1990 yılıdan beri ... oğlu ... kullanımında olduğu ve üzerindeki kargir ahırın 1995 yılında ... tarafından inşa edildiği yazılarak, tarla vasfı ile ... adına tespit edildiği, 23.10.2012 ila 21.11.2012 tarihleri arasında askı ilanının yapıldığı görülmüştür.
Yörede ... kadastrosu ilk kez 1970 yılında 6831 sayılı Kanun gereğince ... kadastrosu; 1984 yılında ise 2896 sayılı Kanun gereğince değişik 2/B madde uygulamaları yapılarak kesinleşmiş, daha sonra 1992 yılında evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulamaları ile henüz sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2/B uygulamaları yapılmış, sonuçları 31/03/1994 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6831 sayılı ... Kanununun 11. maddesinin birinci fıkrası, “... kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanakların askı suretiyle ilanı, ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak, harita ve kararlara karşı askı ilan tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemeye müracaatla sınırlamaya ve 2. maddeye göre ... sınırı dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve ... Bakanlığı, ... Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir. Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin, on yıllık süre içerisinde dava açma hakları mahfuzdur." hükmünü içermekte olup, 31/03/1994 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen 2/B uygulaması ile ... sınırları dışına çıkarılan taşınmaza ilişkin dava açma hak düşürücü süreleri dolduğundan, 21/11/2012 tarihinde açılan eldeki dava tarihi itibariyle, tüm çalışmalar kesinleşmiştir.
Bu hali ile davacı yan her ne kadar bu çalışmaların kesinleşmesi sonrasında yörede 3402 sayılı Kanunun Ek-.... maddesi gereğince yapılan, kullanım kadastrosuna itiraz süresi içinde taşınmazın bir kısmının ... sayılan yerlerden olduğu iddiasına dayanarak kadastro mahkemesi nezdinde eldeki davayı açmış ise de dava aslında tapu iptali ve tescil niteliğinde olup somut olayda görevli mahkeme, kadastro mahkemesi olmayıp genel mahkemedir. Yukarıda değinildiği üzere görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
Belirlenen bu duruma göre mahkemece görevsizlik kararı verilip, dosyanın genel görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilip yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/02/2019 günü oy birliği ile karar verildi.