Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6559
Karar No: 2021/11814
Karar Tarihi: 22.11.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/6559 Esas 2021/11814 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/6559 E.  ,  2021/11814 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, babası Hüsamettin Namlıcı"nın kat maliki bulunduğu ... İli, ... İlçesi, Harbiye Mah. 931 Ada, 7 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edildiğini ve yıkımına karar verildiğini, yıkım ruhsatının alınabilmesi için taşınmazların vergi borcunun olmaması gerektiğini, ancak taşınmazda bağımsız bölüm maliki olan davalı tarafın kötü niyetli olarak yapılan işlemleri durdurmak amacıyla vergi borcunu ödemediğini ve yıkım ruhsatı alınamadığını, davacının babasının ve diğer taşınmaz sahiplerinin uğrayacağı zararı engellenmek adına davalı ..."ın maliki olduğu bağımsız bölüme ait taşınmazın vergi borcunu ödediğini, bu bedelin tarafına iadesi için davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının icra takibine de haksız ve kötüniyetli bir şekilde itiraz ettiğini belirterek davalı tarafından İstanbul 11.İcra Müdürlüğünün 2019/12400 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması nedeni ile haksız ve kötü niyetli itiraz eden davalı aleyhine %20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, cevap dilekçesi vermemiştir.
    Mahkemece; 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği"nin 8/2-b maddesinde yıkım ruhsatı alınabilmesi için harç yatırılmasına dair bir şartın bulunmadığı, 6306 Sayılı Kanunun 7/9-c maddesi gereğince kanun kapsamındaki uygulamaların belediyece alınan harçlardan muaf olduğu, belirtilen yasal düzenlemeler gereği davalı tarafından ödenip ödenmeyeceği net olmayan bir hususta, davacının keyfi olarak belediyeye ödeme yapması ile davalı yararına herhangi bir iş yapmadığı gibi, halen sağ olduğu anlaşılan babasının, taşınmazda ödemenin yapıldığı tarih itibariyle hak sahipliği var iken davacının üzerinde hiç bir hak sahipliği bulunmadığı taşınmaz için yıkım ruhsatı alınacağı iddiası ile ödeme yaparak
    davalıdan talepte bulunamayacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 526. maddesi hükmü
    gereğince yapılan işin iş sahibinin yararına ve varsayılan iradesine uygun olması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.
    Adalet Bakanlığının 10/09/2021 tarihli yazısında; öncelikle davacı tarafından yapılan ödemenin davalı taraf yararına Anayasal vergi yükümlülüğü kapsamında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 526 ncı maddesinde düzenlenen varsayılan iradeye uygun olduğu kabul edildikten sonra, davalının riskli yapı olarak tespit edilen ve daha sonra yıkıldığı sabit olan apartmandaki bağımsız bölümü nedeniyle ödeme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş vergi borcunun bulunup bulunmadığı, eş anlatımla ödemenin yapıldığı tarihte davalının ödemeden bir menfaatinin olup olmadığı tespit edildikten sonra ulaşılacak sonuca göre, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 526 ve devam hükümleri çerçevesinde yapılacak değerlendirmeyle, bunun mümkün olmaması halinde ise aynı Kanunun 77 ve devam hükümlerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
    Taraflar arasında uyuşmazlık davalı adına tahakkuk edilen vergi borcunun davacı tarafından davalı yararına ödenmesi halinde ödenen bedelin iadesinin istenip istenmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, davacı, davalının taşınmazı için emlak borcunu ödediğinden bahisle, bunların tahsilini talep etiğine ve ortada da buna ilişkin bir vekaletname olmadığına göre, davada vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır. Türk Borçlar Kanunu"nun 529. maddesinde; “İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, işgörenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin taktir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. ..İşgören yapmış olduğu giderleri alamadığı taktirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” düzenlemesi mevcuttur. Somut olayda, davacının davalıya ait taşınmazın 21.04.2018 tarihinde 2018 yılına ait emlak vergisi borcunu ödediği sunduğu makbuzla anlaşılmakta olup, davalı tarafça da bu ödemenin davacı tarafından yapıldığına itiraz edilmemiştir. Yapılan ödemenin 6306 sayılı Kanun kapsamında muaf tutulan vergi olup olmadığı değerlendirilerek ve yine 1316 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinin ikinci fıkrasında “Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hale gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan binalardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vukubulduğu tarihi takibeden taksitten itibaren sona erer.” şeklinde yer alan düzenleme de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir. O halde mahkemece; yukarıda açıklanan yazılı düzenlemeler değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 22/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi