20. Hukuk Dairesi 2016/12162 E. , 2019/1041 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü 146 ada ... nolu parsel 54,40 m2 yüzölçümü ile bahçe vasfı ile ... adına tespit edilmiştir.
Davacı vekili 09.01.2008 günlü dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/16 E. - 2006/230 K. sayı ve 01/06/2006 günlü ilamı uyarınca Mera vasfında olduğunu, mera olarak tespit ve tescil edilmesi gerektiği halde yanlış bir şekilde bahçe vasfıyla tespit gördüğünü, adı geçen kararın uygulanarak dava konusu parselin bahçe olan vasfının mera olarak değiştirilmesi ve özel siciline kaydedilmesi için İdari yoldan talep bulunulmasına rağmen yanlışlığın giderilmediğini ileri sürerek taşınmazın bahçe vasfı ile yapılan tespitinin iptali ile mera vasfı ile ... adına özel siciline kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
... vekili 25.04.2008 tarihli dilekçesi ile; sınırlarını bildirdiği taşınmazın atalarından müvekkiline miras kaldığını ileri sürerek müvekkili adına tescili istemiyle davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece açılan davanın reddine, dava konusu taşınmazın tamamının kadastro tespitinin iptali ile, dosyada mevcut 03/08/2015 tarihli fen bilirkişisi ...ın raporu doğrultusunda 54.40 m2 yüzölçümüyle bahçe vasfı ile ... ve ... oğlu 1938 doğumlu davalı ... adına tesbit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde müdahil lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme taşınmazın öncesi ve mevcut niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; davacı ... davasını dava konusu taşınmazın ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/06/2006 gün 2005/16 - 230 sayılı ilamı uyarınca mera vasfında olduğunun belirlendiği iddiasına dayandırmış, müdahil ise ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/157 E. - 2006/249 K. sayılı dava dosyasına delil olarak dayanarak adına tescil talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacı yanın dayanağı dava dosyasının aslı dosya kapsamına alınmış ise de müdahilin dayanağı dava dosyasına ilişkin olarak müdahilin sunduğu fotokopilerin dosya arasına alınması ile yetinilmiş, dosya aslı kapsama alınmamıştır.
Dosya kapsamına alınan ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/16 E. - 2006/230 K. sayılı dosyanın incelenmesinde; ... tarafından ... ve köy tüzel kişiliği aleyhine 11.09.2002 tarihinde açılan davada, davacı yan nizasız fasılasız uzun yıllardır malik sıfatıyla zilyedi olduğunu bildirdiği dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiş, davalı ... vekilince davalı yerin devlete ait taşınmazlardan olup zilyetlikle kazanılamayacağından bahisle davanın reddi istenmiş, mahkemece 01.06.2006 günlü karar ile toplanan delillerden nizalı taşınmazın köy boşluğu ve hayvanların otlayabileceği yer mahiyetinde olduğu, yine 2005 tarihli ziraatçi bilirkişi raporuna göre meyve ağaçları dikilmiş ise de çoğunun 3-5 yıllık olduğu, MK’nın 714-715 maddesindeki yasal şartların davacı yönünden gerçekleşmediği kaldıki köy boşluklarının ve meralarının zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından esasa, ... vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30/10/2003 gün ve 2006/5337-6489 sayılı ilamıyla onanmış, davacı vekilinin kararın düzeltilmesi talebinin yine aynı dairenin 16/01/2007 günlü kararı ile reddedilmesi sonrasında hükmün aynı gün kesinleştiği görülmüştür.
Dosya kapsamına alınan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/157 E. - 2006/249 K. sayılı dava dosyasına ilişkin evrakların incelenmesinde ise; davacısının eldeki dosyada dava konusu olan 146 ada ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tutanağının edinme sütununda da ismi geçen ... olup, şahıs tarafından 24/08/2001 günü dava dışı gerçek kişiler aleyhine meraya el atmanın önlenmesi ve kal davası açıldığı, Hazinenin davaya müdahil olduğu, davanın köy tüzel kişiliğine ihbar edildiği, yapılan yargılama sonunda mahkemece 31/05/2005 günlü karar ile dava konusu yerin mera olduğu hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığından davacı ...’ın davasının reddine, Hazinenin davasının ise davalı ... tarafından ecrimisil ödenmesi nedeniyle konusuz kaldığından Hazinenin davası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği, hükmün davacı ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 30/01/2006 gün ve 2005/10873-2006/423 sayılı ilamıyla bozulduğu, bozma ilamına uyulması sonrasında mahkemenin 04/07/2006 gün ve 2006/157-249 sayılı karar ile davanın kabulüne, hükümde sınırları bildirilen taşınmaza davalılarca yapılan müdahalenin men’ine ve meraya yapılan duvarın kal’ine karar verildiği, hükmün Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 09/10/2006 gün ve 2006/11072-10530 sayılı ilamıyla onanması sonrasında 12/12/2006 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mahkemece bahsi geçen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/157 E. - 2006/249 K. sayılı dava dosyası getirilmediği, davacı yanın dayanağı ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/16 E. - 2006/ 230 K. sayılı dosya getirilerek dosya arasına alınmış ise de her iki dosya zeminde uygulanmadığı için temyize esas dosyada dava konusu taşınmaz ile bahsi geçen dosyalarda dava konusu edilen taşınmazların birbirine göre konumları ya da aynı taşınmaza ilişkin olup olmadıkları dosya kapsamında netleşmemiştir.
Bu hususun yanı sıra, müdahilin dayanağı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/157 E. - 2006/249 K. sayılı dava dosyasına ilişkin belgelerde ... tarafından 1998-2003 yıllarına ilişkin olarak 1400 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkında ecrimisil ödendiği, dava konusu taşınmazın ekindeki belgelerden ise ... tarafından 1999-2003 yıllarına ilişkin olarak 530 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkında ecrimisil ödendiği anlaşılmakla, ecrimisile ilişkin evraklar getirilerek ecrimisile konu taşınmazların dava konusu taşınmaza göre konumu mahkemece belirlenmemiş, bu tarihler arasındaki zilyetliğin malik sıfatı ile olup olmadığı hususu tartışılmamış, usulünce mera araştırması yapılmamış, davaya konu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı ve zilyetlik koşullarının müdahil yararına gerçekleşip gerçekleşmediği de usulünce araştırılmamıştır. Yetersiz araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Kural olarak bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili ve idarî merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır.
O halde; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden; 4342 sayılı Kanun uyarınca mera (yayla) tahsisi yapılıp yapılmadığı ise mülkî amirlikten ayrı ayrı sorulup saptanmalı, sözü edilen kanunlar uyarınca bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritası ve eki belgelerin tümü eksiksiz getirtilmeli; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/157 E. - 2006/249 K. sayılı dava dosyası, yukarıda bahsedilen ecrimisil tutanaklarının yanı sıra var ise davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra ... yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları getirildikten sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve belirlenen idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanaklarında ismi yazılı kişiler ile bir fen memuru ve uzman bir ziraatçi bilirkişinin tümü hazır olduğu halde, dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, fen memuru bilirkişisi eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişi marifetiyle taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına yazılmalı, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınıp alınmadığı dikkate alınarak tutanakların içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları, tespitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak saptanmalı, belirlenen haksız işgal (ecrimisil) tutanaklarının tamamı yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, ecrimisilin ödendiği yerin dava konusu taşınmaz olduğu saptandığında ise ecrimisil ödendiği tarihlerde Hazinenin üstün hakkının bulunduğu, malik sıfatı ile zilyetliğin sürdürülmediği gözönüne alınmalı, ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/16 E. - 2006/230 K. sayılı dava dosyası ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/157 E. - 2006/249 K. sayılı dava dosyası zemine uygulanarak dava konusu taşınmazın bahsi geçen dosyalarda dava konusu edilen taşınmazlara göre konumları belirlenmeli, dava dosyalarının taraflar arasında kesin hüküm olup olmayacağı üzerinde durulmalı, özellikle fen memuru bilirkişisinden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişiden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazın niteliğini belirtmeye elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 14/02/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.