3. Hukuk Dairesi 2017/13891 E. , 2017/14238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; 24/02/2012 tarihinde evlendiklerini, daha sonra tarafların 8 ay birlikte kaldıktan sonra davalı tarafından şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası açıldığını, açılan dava sonucunda mahkemenin davalı tarafı ağır kusurlu bularak tarafların boşanmalarına karar verdiğini, tarafların evlenirken düğünde takılan 11 adet 18-22 gr arası bilezik, 1 adet zincir kolye, 4 adet yarımlık altın ve 1 adet tam altın takıldığını, bu takıların tarafların Ziraat Bankasında açmış oldukları ortak hesaba bırakıldığını, bu kasanın ortak olmasına rağmen taraflardan birinin talebi ile alınabileceğini, tarafların şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalarına neden olan olaylar başladıktan sonra 10 gün ayrı kaldıklarını, bu süre içerisinde davalı eşin banka kasasındaki tüm altınları eşinin rızası ve haberi olmadan aldığını, davacının davalıya altınları neden bankadan çektiğini sorduğunda davacının altınları alacağını düşündüğü için bunu yaptığını söylediği, daha sonra davacının boşanma davası sürerken davalı ve ailesi tarafından ev alındığını duyduğu, davalı ve ailesinin durumunun iyi olmadığını bilen davacının bu evin kendi altınları bozdurularak alındığını düşündüğü, tüm bu nedenlerle açmış oldukları davanın kabulü ile düğünde takılan 11 adet 18-22 gr bilezik, 1 adet zincir kolye, 4 adet yarımlık altın ve 1 adet tam altının davalıdan alınarak kendisine iadesine, bu durum olmadığı takdirde fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; 8 ay evli kaldıklarını, bu süre içerisinde bile davacı tarafın evi bir kaç kez terk ettiğini, davacının evi terk ederek annesinin yanına gittiği 2010 yılı Temmuz ayında eve dönme koşulu olarak, davalı müvekkilden banka da bulunan ziynet eşyalarının kendisine getirmesini ve altınları kendi üzerinde taşıyacağını istemesi üzerine davalı altınları alarak davacıya getirdiğini, tarafların tekrar bir araya geldiğini, ancak bir müddet sonra davacının tekrar ailesinin yanına gitmek istemesinden kaynaklanan şiddetli geçimsizlik nedeniyle davacı annesini, kardeşini ve babasını arayarak gece yarısı müşterek
eve geldiklerini, müvekkilin imam olduğunu, sabah namazını kıldırmak için evden çıktığını, namazdan sonda geri döndüğünde ise davacı ve ailesi evdeki altınları ve eşyalarını alarak müşterek evden gittiklerini, tüm bu nedenlerle aleyhine açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)24.04.1945 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında ve 6100 sayılı HMK 326 maddesi uyarınca, "Yargılama giderleri, kural olarak, davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir". Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekâlet ücretine de mahkûm edilir. (HMK 323 1/ğ).
Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekâlet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekâlet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Buna göre, mahkemece; dava kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen, 6100 sayılı HMK"nun 326/2 ve devamı maddeleri uyarınca, dava sırasında yapılan yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekirken, tamamından davalının sorumlu tutulması ve davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK 438/7, C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm; davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan yöne ilişkin davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 3. fıkrasında yer alan ‘davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına’ ibaresinin silinerek yerine ‘kabul ve red oranına göre 272,16 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına’ ibaresinin yazılmasına, 6. fıkrasının silinerek yerine ‘Davalı tarafından yapılan 68,20 TL yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre 25,91 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine’ ifadesinin yazılmasına, 7. fıkrasının sonuna ‘davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 1.500 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine’ ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.