23. Ceza Dairesi 2015/9300 E. , 2016/6599 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-i, 168/2, 62, 53/1, 58/6. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 20 TL adli para cezası (8 kez)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
... Devlet Hastanesinde laborant olan sanığın sağlık sektöründe çalışıyor olmasından ve kadın doğum uzmanı doktorlar ile ilişkili faaliyet göstermesinden istifade ile çocuk sahibi olamayan mağdur ve katılanları çocuk sahibi olabilecekleri konusunda ikna çabası içerisine girdiği, bu amaçla "Anatolia sağlık nerkezi" ismi altında tüp bebek tedavisine yönelik olarak muayenehane görünümlü bir iş yeri açtığı, açtığı bu iş yerini ..."da aynı alanda faaliyet göstermekte olan ... tüp bebek nerkezi" isimli bir başka sağlık kuruluşu ile bağlantılı gösterdiği, mağdur ve katılanlara kendisini bu alanda uzman doktor olarak tanıtıp ilaçla tedavinin sonuç vermemesi halinde onları ..."da faaliyet gösteren bu kuruluşa iş birliği çerçevesinde sevk edeceğini söylemek sureti ile onların güvenini kazandığı, göstermelik olarak test ve tahliller yaptıkları ve bu tahlillerin sözde sonuçlarına göre piyasada bol miktarda bulunan ve ulaşılması çok kolay olan ilaçları değerinin çok çok üzerinde sattıkları, hatta ülkeye ithal izni olmayan ilaçlar dahi sattıkları, sanığın böylece mağdur ve katılanların iradelerini fesata uğratarak haksız çıkar temin ettiği anlaşıldığından nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Kanunun 158/1-i bendinde serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi halinin nitelikli dolandırıcılık hali olarak kabul edildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya meslek bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlandığı, aynı Kanun"un 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denildiği, aynı yasanın 37. maddesinin 4. bendinde ise gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançlarının bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtildiği, yasada kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerektiği, somut olayda Devlet Hastahanesinde Laborant olarak çalışan sanığın, resmiyette eşi adına olan ancak fiilen kendisi tarafından idare edilen ve sağlık ürünlerinin satıldığı iş yerinde kendisini doktor olarak tanıtıp mağdur ve katılanları çocuk sahibi yapmak vadiyle kandırıp bitkisel ürünler satarak menfaat sağladığı belirtilen kişinin bu görevinin serbest meslek olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle sanığın eyleminin TCK"nın 157. maddesine uyan basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.