Esas No: 2020/1634
Karar No: 2022/1742
Karar Tarihi: 10.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1634 Esas 2022/1742 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/1634 E. , 2022/1742 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 26.09.2019 tarih ve 2017/463 E- 2019/922 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.02.2020 tarih ve 2019/2499 E- 2020/248 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 08.02.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekilleri Av. ..., Av. ..., Av. ...ile işbu davada tefrik edilen Aletra Müh. Ltd. Şti. vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakim Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı ... Electronics Inc. (LG ) arasında “LG Güvenlik Sistemi Ürünleri”nin Türkiye’de dağıtımına, pazarlanmasına ilişkin ve münhasırlık esasına dayanan bir distribütörlük ilişkisi kurulduğunu, diğer davalı ... Electronics Tic. A.Ş. (LG Türkiye)'nin tek ortaklı bir şirket olup, tüm hisselerinin davalı ... ’e ait olduğunu, davalı ... ’in doğrudan kontrolünde olan bu şirketin münhasır distribütörlük ilişkisine konu ürünlerin ithalatçısı konumunda olan LG grup şirketi olduğunu, distribütörlük ilişkisi çerçevesinde, müvekkili şirketin ilgili ürünlerin satış, pazarlama ve dağıtımını üstlendiğini, buna karşılık davalı ... ve onun Türkiye ayağı olan diğer davalı ... Türkiye ile birlikte bu ürünlere ilişkin tedarik, satış sonrası hizmetler, yedek parça temini ve ürünlerle ilgili garanti hizmetlerini sunmayı taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin bu ticari ilişkiden kaynaklanan tüm hizmetleri büyük başarı ile yerine getirdiğini, bu nedenle LG tarafından müvekkiline 2006’dan 2014 yılına kadar toplamda 7 defa “Dünyanın En İyi Distribütörü” plaketi verildiğini, bu başarılı çalışma neticesinde LG CCTV (devlet kurumları, askeri ve polis tesisleri, bankalar, özel şirketler, hava alanı gibi tesislerin kullanımına mahsus kameralar aracılığıyla alınan görüntünün belirli bir konuma iletildiği güvenlik amacıyla kurulan kapalı devre televizyon sistemi) ürünlerinin Türkiye piyasasındaki bilinirliğini ve itibarını takdire şayan şekilde artırdığını, ancak güvenlik sistemlerine ilişkin satış sonrası hizmetler ve özellikle yedek parça tedarik yükümlülüğünün davalılar tarafından yerine getirilmediğini, buna rağmen müvekkili şirketin sözleşmesel ilişkiler tahtında üstlenmiş olduğu yükümlülükler açısından ihlale düşmemek adına stoklarında bütün halde bulunan ve kullanıma hazır ürünleri parçalayarak yedek parça teminini sağlamak zorunda kaldığını, bunun yanında satış sonrası servis hizmeti davalılarca sunulmadığından müvekkilinin yükümlülüğünde olmamasına rağmen teknik servis hizmeti kurduğunu, arızalı ürünlerden kaynaklanan sorunları kendisi gidermek zorunda kaldığını, distribütörlük ilişkisinin devam ettiği süre zarfında ürünlerin üreticisi olan LG tarafından ONVIF üyeliği (özellikle CCTV sistemlerinde, dünya çapında bir standart belirlenmesini amaçlayan uluslararası bir organizasyon) LG’nin farklı bir yan kuruluşu olan LG Innotek Co. LTD firmasına devredildiğini, dolayısıyla müvekkili şirkete “LG Electronics” markalı olarak satılan ve stoklarda bulunan tüm ürünlerin işe yaramaz hale geldiğini, bunun yanında LG sisteminin kurulduğu büyük çaplı işlemlerde merkeze kurulan LG sistemine, LG’nin piyasadan çekilmesi ve ürün tedarik etmemesi nedeniyle başka markalı ürünler ile ilgili ilave yapılamadığını, ONVIF üyeliğinin devri neticesinde müvekkili şirketin çok sayıda devlet ihalesine ve özel ihalelere giremediğinden büyük zarara uğradığını, şimdiye kadar davalıların ihlallerinden dolayı kaynaklanan zararlar haricinde, münhasırlık distribütörlük ilişkisi çerçevesinde davalılarca yapılan ihlallerin giderilmesi amacıyla davalılara keşide edilen ihtarnamesinin semeresiz kalması üzerine, distribütörlük ilişkisinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, bu nedenle müvekkilinin denkleştirme tazminatı alacağının doğduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla münhasır distribütörlük ilişkisinin davalıların haksız ve hukuka aykırı eylemleriyle ihlali nedeniyle ortaya çıkan maddi zararlar, yoksun kalınan kâr ile haklı nedenle fesih neticesinde ortaya çıkan denkleştirme tazminatı alacağından şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(Daha sonra bu davadan tefrik edilen) Davalı ... Electronics Tic. A.Ş. vekili, davacının aynı anda hem denkleştirme tazminatı hem de yoksun kaldığı kârı isteyemeyeceğini, menfi ve müspet zararların birlikte talep edilemeyeceğini, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı ile diğer davalı ... Electronics Inc. arasındaki distribütörlük sözleşmesine taraf olmadığını, bu akdi ilişkide zaman zaman köprü görevini gördüğünü ve davacıya bazı hususlarda destek sağladığını, distribütörlük sözleşmesinin konusu olan bir takım ürünlerin belirli bir dönemde ithalatçısı rolünü üstlendiğini, burada esas amacın da davacıya kolaylık sağlamaktan ibaret olduğunu, yedek parça ve satış sonrası hizmet sağlama yükümlülüğünün bulunmadığını, tüzel kişilik perdenin aralanması koşullarının da bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının diğer davalı .... ile akdettiği sözleşmede tahkim şartının olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Electronics Inc. (LG ) vekili, taraflar arasında ilk olarak 01.06.2005 tarihinde distribütörlük sözleşmesinin imzalandığını, daha sonra 01.06.2007 tarihinde ilk sözleşmeyle son derece benzer hüküm ve koşullar içeren ikinci distribütörlük sözleşmesinin imzalandığını, son olarak 01.01.2008 tarihinde üçüncü distribütörlük sözleşmesinin imzalandığını, taraflar arasında bu tarihten sonra herhangi bir sözleşmenin imzalanmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin 2008 tarihli sözleşmenin hüküm ve koşulları uyarınca devam ettiğini, taraflar arasında imzalanan tüm sözleşmelerde, sözleşmenin Kore Hukuku’na tabi olduğunun ve sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun Ticari Tahkim Kuralları uyarınca tahkim yoluyla çözüleceğinin hükme bağlandığını, geçerli tahkim şartı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının sözleşmeyi feshinin sözleşmede kararlaştırılan şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu gibi haklı nedene dayanmadığını, davacının sözleşmeye aykırı tutum ve eylemlerinden dolayı müvekkili tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davacının taleplerinin haksız olduğunu, zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce işbu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/215 esas sayılı dosyasının ve iş bu dava dosyasının davalılarından LG Electronıcs Tic. A.Ş. hakkındaki davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, davacı ile davalı ... Electronics Inc. arasındaki distribütörlük sözleşmesinin, sözleşmedeki açık hüküm gereğince sona erdiği, iddiaların fiili ilişkiye dayandırıldığı davacı tarafından iddia edilmiş ise de sözleşmedeki açık hükme rağmen tarafların sözleşmesel ilişkiyi devam ettirdikleri, bu ilişkiye sözleşme hükümlerinin değil de fiili sözleşmesel ilişki kurallarının uygulanmasının hem distribütörlük ilişkisinin karşılıklı bir çok hak ve borç içermesi nedeniyle hangi tarafın hangi hak ve borçlarının bulunduğunun tespitinin imkansız olması nedeniyle hakkaniyetli olmayacağı gibi sözleşmedeki şekli açık hükme rağmen yine tarafların süre sonundaki sözleşmesel ilişkinin devamına ilişkin iradelerinin de açık olduğu, şekli iradeye değil, sözleşmenin devamına yönelik bu açık fiili iradeye üstünlük tanınması gerektiği, Türk mevzuatında distribütörlük sözleşmesine ilişkin bir düzenleme bulunmayıp, acentelik sözleşmelerini düzenleyen hükümlerin kıyasen uygulanması gerektiği, TTK'nın 121/2. maddesi gereğince de belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşmenin belirsiz süreli hâle geleceği, tüm bunlara göre taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin süresiz hale geldiği, süresiz hale gelen bu sözleşmede geçerli tahkim şartının bulunduğu, tahkim şartına göre mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle, davalı ... Electronics Inc. açısından tahkim itirazının kabulü ile dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm işbu davanın davacısı Alerta Elektronik ve Güvenlik Sistemleri Ltd. Şti. vekili ile tefrik edilen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/215 esas sayılı dava dosyasının davacısı Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş. vekilince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, tefrik edilen dava dosyasının davacısı olan Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusu yönünden, istinafa konu eldeki asıl davada taraf olmayan (asıl davadan tefrikine karar verilen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/215 esas sayılı dava dosyasının davacısı) Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş. vekilinin asıl davaya yönelik istinaf sebeplerinin dinlenemeyeceği, zira karara karşı kanun yollarına başvurma hakkının, davanın taraflarına ait olduğu, tefrik kararı ile birlikte Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş.’nin işbu istinaf incelemesine konu dava dosyasında artık taraf olmadığı, anılan şirket vekilinin, tefrik edilen dosyada verilecek hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurabileceği, diğer taraftan tahkim şartının karara bağlanabilmesi için işbu dava dosyasına daha önce birleştirilmiş olan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/215 esas sayılı dava dosyasının tefrikine karar verilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı, açıklanan sebeplerle Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun reddedildiği, davacı Alerta Elektronik ve Güvenlik Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusu yönünden, somut olayda, davacı şirket ile davalı ... Electronics Inc. şirketi arasında 01 Haziran 2005 tarihinde iki yıl süreli birinci distribütörlük sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmenin süresinin sona ermesinden sonra 01 Ocak 2007 tarihinde aynı taraflar arasında iki yıl süreli ikinci distribütörlük sözleşmesinin akdedildiği, bu sözleşmenin feshedilmesinden sonra yine aynı taraflar arasında 01 Ocak 2008 tarihinde üçüncü distribütörlük sözleşmesinin akdedildiği, taraflar arasındaki 01 Ocak 2008 tarihli sözleşmenin taraflarca feshedilmediği gibi sözleşmenin süresinin sona ermesine rağmen, taraflar arasındaki distribütörlük ilişkisinin davacının iddiasına göre haklı nedenle fesih tarihi olan 22.03.2017 ve/veya davalı ... Electronic Inc iddiasına göre taraflarınca haklı nedenle fesih tarihi olan 26.04.2017 tarihine kadar kesintisiz sürdürüldüğünün dosya kapsamıyla sabit olduğu, ilk derece yargılamasında, davacı tarafça sözleşmenin süresinin sona ermesinden sonra ilişkinin fiili duruma göre devam ettiğinden süresi sona eren sözleşmedeki tahkim şartına gidilemeyeceğinden bahisle davalının süresi içerisinde ileri sürdüğü tahkim itirazına karşı beyanda bulunulmuş olduğu, bu itibarla, sözleşmenin imzasız olduğu ve/veya yetkili kişi ya da kişilerce imzalanmadığı şeklindeki iddiaların istinaf aşamasında ilk kez ileri sürüldüğü, HMK'nın 357. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmemiş olan iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, diğer taraftan, sözleşmedeki edimlerin ifasından sonra sözleşmenin bu nedenle geçersizliğinin ileri sürülmesinin de çelişkili davranış yasağı ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, açıklanan sebeplerle davacının bu yöne ilişen istinaf sebeplerinin reddi gerektiği, tahkim koşulu içeren sözleşmenin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup, dosyaya orijinal dilde ve tercüme yazılı sözleşme örneklerinin sunulduğu, davacı vekilinin, taraflar arasında bu sözleşmelerin imzalandığını iddia ve açıklamalarında açıkça beyan ettiği, yazılı sözleşme süresinin dolmasından sonra, fiili ilişkinin devam ettiğini ileri sürdüğü, bu sözleşmenin süresi dolduktan sonra davalının önerdiği yeni sözleşmenin davacı tarafından imzalanmadığı gerekçesiyle geçerli bir tahkim şartının bulunmadığını iddia ettiği (27.12.2018 tarihli davacı vekilinin beyan dilekçesi), davalı tarafın tahkim itirazının, bu imzalanmayan taslağa değil, imzalandığı davacının kabulünde olan ve süresi dolan ancak süresinin uzadığı iddia edilen sözleşmeye dayandığı, davacı vekilinin, süresi dolan sözleşmenin de imzalı olmadığını, yetkili kişilerce imzalanmadığını ilk kez istinaf aşamasında ileri sürdüğü, bu iddianın HMK'nın 357. maddesi uyarınca dinlenemeyeceği, kaldı ki tahkim koşulu içeren sözleşmenin mutlaka ıslak imzalı olmasının zorunlu olmadığı, bu hususun 4686 sayılı MTK'nun 4. maddesinin 2. fıkrasında açıklandığı, somut olayda da davalının tahkim itirazına konu sözleşmenin sıhhatine yönelik bir itirazın davacı tarafından yapılmadığı, sadece süresinin dolduğu, yeni bir sözleşme imzalanmadığı iddiasının ileri sürüldüğü, bu açıklamalara göre davacının bu yönlere ilişkin istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, bu durumda, yazılı sözleşmenin süresi dolmadan önce veya dolduğunda, taraflarca yenilenip yenilenmediği, yani sözleşme süresinin uzatılıp uzatılmadığı, buna göre yazılı sözleşmedeki tahkim koşulunun eldeki davada uygulanıp uygulanmayacağının açıklığa kavuşturulması gerektiği, dosyaya hem orijinal (İngilizce) dilinde hem de Türkçeye tercüme edilmiş olarak sunulan ve taraflarca itiraz edilmeyen 01 Ocak 2008 tarihli sözleşmenin “Süre” başlıklı 15.1 maddesinde, “İşbu sözleşme, yürürlük tarihinden itibaren iki (2) yıl boyunca tam olarak yürürlükte kalacaktır. Her iki taraf da, sona erme tarihinden en az otuz (30) gün önce yenilemeyi kabul etmedikçe, işbu sözleşme sürenin sonunda sona erecektir.” denildiği, sözleşmenin “Uygulanacak Hukuk” başlıklı 16. 1 maddesinde, “İşbu sözleşme, Kore Cumhuriyeti hukukuna tabi olup, buna göre yorumlanacaktır.” şeklinde düzenleme bulunduğu, yine aynı sözleşmenin “Tahkim/dava öncesi müzakere” başlıklı 16. 2 maddesinde, “Herhangi bir taraf, diğer tarafa normal iş akışında çözülmeyen herhangi bir uyuşmazlık hakkında yazılı bildirimde bulunabilir. İtiraz eden tarafın bildiriminin teslim edilmesinden itibaren on (10) iş günü içerisinde, her iki tarafın yöneticiler veya uyuşmazlığı çözmeye yetkili kişiler, dostane bir şekilde iyi niyetle anlaşmazlığı çözmeye teşebbüs etmek için karşılıklı olarak kabul edilebilir bir zamanda ve yerde ve bundan böyle makul olarak gerekli gördükleri sıklıkta bir araya geleceklerdir. Bir tarafın diğer tarafa bilgi için yapmış olduğu makul olan tüm istekler kabul edilecektir. Bu madde uyarınca, yapılan tüm görüşmeler gizlidir. Taraflar, ilk toplantıdan itibaren on (10) gün içerisinde uyuşmazlığı çözüme kavuşturamaz ise, her iki taraf da madde 16. 3 hükümleri uyarınca, tahkim veya davayı başlatabilir.” denildiği, “Uyuşmazlıkların Çözümü” başlıklı 16. 3 maddesinde ise, “Taraflar arasında işbu sözleşme ile ilişkili veya bağlantılı olarak veya işbu sözleşmenin ihlali nedeniyle ortaya çıkabilecek tüm uyuşmazlıklar, ihtilaflar veya anlaşmazlıklar, nihai olarak tahkim yoluyla çözülecektir. Kore Ticari Tahkim Kurulu’nun Ticari Tahkim Kuralları uyarınca, tahkim, Seul, Kore Cumhuriyeti’nde üç (3) hakem tarafından yürütülecektir. Hakemlerin verdiği karar kesin ve her iki tarafı da bağlayıcı olacaktır.” denildiği, somut olayda, 01 Ocak 2008 tarihli sözleşmenin 15.1. maddesinde, her iki tarafın sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren en az otuz (30) gün önce sözleşmeyi yenilemeyi kabul etmedikçe, iki yıllık sürenin sonunda sözleşmenin sona ereceğinin öngörüldüğü ve taraflarca sözleşmenin yenilendiğine dair yazılı bir belge düzenlemedikleri sabit olmakla beraber, sözleşmenin süresinden sonra da tarafların anılan sözleşmedeki karşılıklı hak ve yükümlülüklerini aynen devam ettirdikleri, sözleşmenin tüm hüküm ve sonuçlarıyla yürürlükte olduğuna dair taraflar nezdinde bir güven oluştuğu, bu nedenlerle 01 Ocak 2008 tarihli yazılı sözleşmenin uzatıldığının ve süresiz hale geldiğinin tarafların sözleşmeye yansıyan iradelerinden ve somut olayı çevreleyen hal ve şartlar bakımından kabulü gerektiği, sözleşmenin “Süre” başlıklı 15.1 maddesinde yer alan "Her iki taraf da, sona erme tarihinden en az otuz (30) gün önce yenilemeyi kabul etmedikçe, işbu sözleşme sürenin sonunda sona erecektir" düzenlemesinde, sürenin uzatılmasına dair anlaşmanın mutlaka yazılı olarak yapılmasına dair bir koşul bulunmadığı, sözleşmenin süre sonunda yenilenmesine, yani süresinin uzatılmasına dair iradenin mutlaka yazılı olarak ortaya konulmasına dair bir koşul getirilmemiş olup bu iradenin zımnen veya fiili olarak da ortaya konulmasının mümkün olduğu, nitekim tarafların, sürenin dolmasına rağmen aynı koşullarda distribütörlük ilişkisini devam ettirdiklerine ve yeni bir sözleşme de imzalamadıklarına göre, sözleşmenin süresinin uzatılması konusunda anlaştıklarının, iradelerinin bu yönde olduğunun kabulü gerektiği, ayrıca, fesih tarihine kadar ayakta olan sözleşmedeki edimler karşılıklı olarak taraflarca ifa edildikten sonra, bir tarafın bu sözleşmenin süresinin sona erdiği ve bu nedenle sözleşmede yer alan tahkim şartının bağlayıcı olmadığını ileri sürmesinin dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağı, her ne kadar 01 Ocak 2008 tarihli sözleşmenin sona ermesinden sonra, davalı tarafından distribütörlük ilişkisine uygulanmak amacıyla “Non-Exclusive Distributorship Agreement” (Münhasır olmayan Distribütörlük Sözleşmesi) başlıklı sözleşme taslağını davacıya teklif etmek suretiyle 01 Ocak 2008 tarihli sözleşmeye tabi olmasını kabul etmediğini açık ve net şekilde ortaya koyduğu ileri sürülmüş ise de, tacir olan tarafların devam eden sözleşme ilişkisinde değişen ve gelişen hal ve koşullar çerçevesinde birbirlerine farklı hükümler içeren sözleşme teklifinde bulunmalarının, taraflar arasındaki 01 Ocak 2008 tarihli yazılı sözleşmenin terkedilmesi ya da uygulanmayacağı şeklinde yorumlanmasının mümkün olmadığı, bu açıklamalara göre taraflar arasındaki yazılı distribütörlük sözleşmesinin süresinin, tarafların fiili ve zımni iradeleriyle uzatıldığının ve sözleşmenin süresiz hale getirildiğinin kabulü gerektiği, ilk derece mahkemesinin gerekçesinin bu nedenle isabetli olduğu kanaatine varıldığı, tahkim anlaşmasında, tarafların, hakeme başvurmadan önce uzlaşma görüşmeleri yapmaları gerektiğine dair kayıtların, tahkim iradesini belirsiz hale getirmeyeceği, esas olanın tarafların görüşmesi, uzlaşması ve anlaşması olduğu, sözleşmenin 16. 2 maddesindeki "tahkim veya dava" ibaresinin de tahkim iradesini geçersiz hale getirmeyeceği, zira burada açıkça devlet mahkemelerinde açılacak bir davadan söz edilmediği, hakemde açılacak davanın da bir dava olup, tarafların hakemde açılacak davayı kastetmedikleri sonucunu çıkarmanın mümkün görülmediği, kaldı ki tarafların sözleşmenin 16. 3 maddesinde açık ve kesin olarak tahkim iradesini ortaya koyduğu, bu nedenlerle taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşmasının bulunduğu kanaatine varıldığı, davacı vekilinin bu konuda ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, davalı ... Electronics Tic. A.Ş. hakkındaki davanın tefrikinin usule aykırı bulunmadığı, zira anılan davalı ile tahkim koşulu içeren bir sözleşmenin varlığının iddia edilmediği, İlk Derece Mahkemesi’nin tahkim anlaşması yapan davalı hakkında tahkim koşulu nedeniyle usulden ret kararı verebilmesi için tefrik kararı vermesinin zorunlu olduğu, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle tefrik edilen dosyadaki davacı Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş. vekilinin inceleme konusu karara karşı istinaf başvurusunda bulunma hakkı mevcut olmadığından istinaf başvurusunun reddine, davacı Alerta Elektronik ve Güvenlik Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ile birleşen davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere göre, birleşen (tefrik edilen) dosyadaki davacı Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş.’nin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı Alerta Elektronik ve Güvenlik Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin temyiz itirazlarına gelince; Dava, distribütörlük ilişkisinin haklı nedenle feshi sebebiyle uğranılan zararın tazmini ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davalı ... Electronics Inc.’nin tahkim itirazının kabulü ile dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmiş olup bu karara yönelen istinaf istemi de Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; taraflar arasında 2005 tarihinde birinci, 2007 tarihinde ikinci, 01.01.2008 tarihinde ise üçüncü distribütörlük sözleşmesinin akdedildiği, taraflar arasında akdedilen 01.01.2008 tarihli distribütörlük sözleşmesinin “Süre” başlıklı 15.1 maddesinin, “İşbu sözleşme, yürürlük tarihinden itibaren iki (2) yıl boyunca tam olarak yürürlükte kalacaktır. Her iki taraf da, sona erme tarihinden en az otuz (30) gün önce yenilemeyi kabul etmedikçe, işbu sözleşme sürenin sonunda sona erecektir.” düzenlemesini içerdiği, tarafların sözleşmenin yenilendiğine dair yazılı bir belge düzenlemedikleri ve 01.01.2008 tarihli sözleşmenin süresinin sonunda taslak bir metnin gündeme geldiği ve ancak bu taslak metnin taraflarca kabul edilerek sözleşme haline gelmediği anlaşılmaktadır. 01.01.2008 tarihli tahkim şartını içeren sözleşmenin süre olarak sona ermesinden sonra taraflar arasında distribütörlük ilişkisi devam etse bile, devam eden bu distribütörlük ilişkisinin 01.01.2008 tarihli sözleşme çerçevesinde aynen devam ettiği ve bu sözleşme şartlarının taraflarca aynen kabul edildiği, sözleşmenin yukarıya alınan süre başlıklı maddesi hükmü karşısında mümkün değildir. Öte yandan 01.01.2008 tarihli sözleşmenin süre olarak sona ermesinden sonra taraflar arasındaki ilişki bu sözleşme çerçevesinde devam etse bile bu sözleşmedeki tahkim şartının da taraflarca kabul edildiği sonucuna varmak isabetsizdir. Zira bu sözleşmenin aynı şartlarla yenilendiğine ve tahkim şartının da kabul edildiğine dair tarafların açık iradelerini gösteren bir veriye dosyada rastlanmamıştır. O halde bu sözleşmenin sona ermesinden sonra taraflar arasında yazılı sözleşmeye bağlı olmayan bir distribütörlük ilişkisinin devam ettiğinin kabulü dosya kapsamına uygun olacaktır.
Tahkim anlaşmasının varlığı, tarafların açık tahkim iradelerinin mevcut bulunmasına bağlıdır. Bu husus tahkim anlaşmasının esaslı unsurudur. Davanın hakemde görülmesi, istisnai bir dava yoludur. Kural, uyuşmazlığın görülmesi görevinin yetkili mahkemelere ait olmasıdır. Tarafların bu konuda açık iradeleri yoksa uyuşmazlığın hakemde görülmesi mümkün değildir. Somut davada davacının süresi sona eren 01.01.2008 tarihli sözleşmeden sonra taraflar arasındaki distribütörlük ilişkisi bağlamında ortaya çıkacak uyuşmazlıkların 01.01.2008 tarihli sözleşmedeki tahkim şartı bağlamında hakemde görülmesini kabul ettiğine dair açık bir iradesi yoktur. Açıklanan sebeplerle İlk Derece Mahkemesi’nce davalı ... Electronics Inc.’nin tahkim itirazının kabulü ile dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi ve karara yönelen istinaf isteminin de Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddi doğru değildir. Bu çerçevede dosya kapsamında tarafların diğer iddia ve savunmaları çerçevesinde değerlendirme yapılıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen (tefrik edilen) dosyadaki davacı Alerta Elektronik ve Mühendislik Taahhüt Tic. A.Ş.’nin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı Alerta Elektronik ve Güvenlik Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin birleşen davada davacıdan alınıp davalıya verilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davalıdan alınıp davacıya verilmesine, istek halinde (birleşen dava yönünden) aşağıda yazılı 28,10 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 10/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.