23. Hukuk Dairesi 2011/350 E. , 2011/100 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı şirket temsilcisi, şirketin borca batık olduğunu, şirket mal varlığının borçları ödeme durumunun olmadığını, mevcut borçların icraya verilmesi halinde ödenmesi imkanının bulunmadığını, borçların tahmini miktarının 400.000 TL olduğunu ileri sürerek, iflasına karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında ise ıslah yolu ile iflasın ertelemesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi asıl ve ek raporlarına göre, davacı şirketin öz varlığının kaydi değerler üzerinden 4.951,65 TL ve rayiç değerler üzerinden 35.349,81 TL olduğunun, tespit edildiği, bu şekilde şirketin borca batıklıktan çıktığı, bu hali ile iflas erteleme talebinin reddedilmesi gerektiği sonucuna varılarak, koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Limited Şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuştur. İflasın ertelenebilmesi için erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması, mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin olması ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir. Erteleme talebi borca batıklık bildirimi anlamındadır. Bu nedenle mahkemenin öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığını incelemesi gerekir. Borca batıklık halinin tespiti için tüm aktiflerin paraya çevirme değerlerinden yani piyasadaki satış sırasında gerçekleşebilecek fiyattan blançoya geçirilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen blanço ile mali durumun iyileştirilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir sonuca gidilmelidir .Zira önerilen tedbirlerin şirketin mali durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel bir bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişinin görüşüne başvurmak icap etmektedir. Mahkemenin kararına dayanak teşkil eden 20.10.2010 tarihli raporda şirketin borca batıklıktan çıktığı gözükmekle birlikte, rayiç değerlemeye ilişkin bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten sonra davacı tarafından 60.500 TL bedelle muhtelif makinalar alındığı, ancak bu makinaların rayiç değerlendirmesi yapılmadığından bu makinalara rayiç blanço tablosunda 60.500 TL bedel biçildiği bildirilmiştir. Mahkemece, bu rapordan sonra şirketin aktiflerinin rayiç değerleri hesaplanarak yeni bir rapor hazırlanması istenilmiş, talep doğrultusunda hazırlanan 01.12.2010 tarihli bilirkişi raporunda, şirketin öz varlığının rayiç tablo üzerinden 32.116,32 TL olduğu, bu haliyle şirketin borca batık olduğu, ancak 2010 yılı sonuna kadar ortakların ödemeyi taahhüt ettikleri 176.250 Tl sermayenin ödenmesi ile birlikte şirketin öz varlığının artı 144.133,68TL olacağı görüşü bildirmiştir.
Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunda borca batıklık şirket aktiflerinin rayiç değerleri esas alınarak hazırlanmamıştır. Bu nedenle şirketin aktifinde yer alan tüm varlıkların, atanan yeminli bilirkişi aracılığı ile tespiti gerekli olup, davacının sunduğu rayiç değer listesine itibar edilerek borca batıklığın saptanması doğru görülmemiştir. Mahkemece daha sonra aldırılan bilirkişi raporunda ise şirketin rayiç tablo üzerinden halen borca batık olduğu, ancak 2010 yılı sonunda ödenmesi taahhüt edilen sermaye borcunun tam olarak ödenmesi halinde şirketin borca batıklıktan çıkacağı bildirilmiştir. Bu durumda mevcut bilirkişi raporları ile hüküm kurulamaz. Mahkemece oluşturulacak yeni bir üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden şirketin aktifinde yer alan tüm varlıkların rayiç değerleri belirlenerek borca batık olup olmadığının belirlenmesi, ayrıca şirket ortaklarınca ödenmemiş sermaye borcu kalıp kalmadığının araştırılması, buna göre iyileştirme projesinin somut ve inandırıcı olup olmadığının tespit edilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 14.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.