20. Hukuk Dairesi 2014/9470 E. , 2015/2754 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı... Köyü Tüzel Kişiliği tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... İlçesi, ...Köyü 103 ada 1 parsel sayılı 14886280,55 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı Köy Tüzel Kişiliği, bu taşınmaz içinde Köy Tüzel Kişiliği adına Haziran 1969 tarih 1 nolu tapu kaydı ile tapuda kayıtlı bulunan köye ait taşınmazın kaldığını ileri sürerek, bu kısmın tapu kaydının iptali ile adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davacı... Köyü Tüzel Kişiliği tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/02/2013 tarih 2012/11982 - 2013/1672 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Öncelikle davacının dayandığı tapu kayıtlarının ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilip, kadastroda revizyon gördüğü parsellerin olup olmadığı da tapu müdürlüğünden sorularak, bundan sonra bir orman bilirkişi, bir harita mühendisi veya fen bilirkişi ve mahalli bilirkişi aracılığıyla keşif yapılmalıdır.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir.
Böylesine yapılan bir araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, 13/07/1945 tarihinde yürürlüğü geçen 4785 sayılı Kanunun l. maddesi gereğince tapu kaydının hukukî değerinin olmayacağı; ormanların tevzii, iskan veya başka bir suretle kişiler adına özel mülk olarak tescil edilemeyeceği düşünülmelidir. Taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu sonucuna varılırsa, dayanak tapu kayıtları yerine uygulanmalı, sınırlar zeminde mahalli bilirkişi yardımıyla tek tek bulunarak ve fen bilirkişi krokisi üzerine yazılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı, sınırların doğruluğu komşu parsel malikleri ile bağ kurularak şüpheye yer vermeyecek şekilde tesbit edilmeli, tapu kaydı başka parsellere de revizyon görmüş ise nazara alınmalı, tapu kaydının orman sınırları içinde kalması nedeniyle 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince miktarı ile geçerli kapsamı tayin olunmalı, miktar fazlasının sınırdaki ormandan açıldığı ve zilyetlikle kazanılamayacağı gözönünde bulundurulmalıdır. Dava konusu taşınmaza tapu kaydının uymadığı veya tapu kaydının miktarı ile geçerli kapsamı içinde kalmadığının belirlenmesi halinde ise, orman kadastrosunun kesinleştiği ve zilyetliğe dayalı on yıllık süre içinde dava açılamayacağı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Köyü Tüzel Kişiliği tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince 10 yıllık süre içinde açılan orman sınırlandırılmasına itiraz ile tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman alanı içinde bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi raporuna göre taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirtildiği ve dayanak tapu kaydının taşınmaza uymadığı anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 08/04/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.