20. Hukuk Dairesi 2014/9284 E. , 2015/2813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1988 yılında 2/B alanlarında yapılan kadastro sırasında...-Merkez-... 456 parsel 4148 m2 taşınmaz tarla niteliğiyle, 2/B sahasında kalması nedeniyle,... kullanımında olduğu şerhi verilerek ... adına tespit edilmiş, ... tarafından şerh sahibi aleyhine açılan dava sonunda kadastro mahkemesinin 1992/266 - 868 sayılı kararıyla şerhin silinmesine karar verildikten sonra 1994 yılında hükmen ... adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacılar vekili, 15.10.2002 tarihli dava dilekçesi ile 456 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının 1960 yılından önce emek ve para sarf edilerek imar ve ihya edildiği, tarım arazisi haline getirildiği, davacıların zilyetliğinin o tarihten beri eklemeli olarak nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla devam ettiği, kadastro çalışmaları sırasında bu durum gözardı edilerek taşınmazın ... adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazın bulunduğu sahanın 1952 yılında makilik olarak ayrıldığı ve ormanla ilişiğinin kesildiği, bu tür yerlerin imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılabileceği iddiasıyla, taşınmazın ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, taşınmazın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılıp kesinleşen orman tahdidinde orman sınırı içinde kaldığı, 1963 yılındaki genel arazi kadastrosunda tespit harici bırakıldığı, 1981 yılında 1744 sayılı Kanun uyarınca yapılan 2/B uygulamasında ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 1992 yılında 3302 sayılı Kanuna göre yapılan 2/B çalışmasında bu durumun değişmediği ve bu şekilde tapuya tescil edilip kesinleştiği, 1952 yılında yapılan maki uygulamasında makilik olarak ayrılan sahada bırakılmışsa da; öncesi orman olan ve 2/B uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilemeyeceği, makiye ayrılan yerlerde de özel yasalarla verilmiş bir tapu kaydına dayanılmadığı sürece imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
Yörede 2009 yılında yapılan pafta yenileme ve 2/B güncelleme çalışması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı göre, çekişmeli taşınmazın 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı, daha sonra 2/B işlemi yapılıp kesinleştiği, 1952 yılında makiye tefrik edilen alanda kalmışsa da; 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile 5653 sayılı Kanunla değişik 3116 sayılı Kanunun 1/e. maddesi uyarınca makiye ayrılan yerlerde özel kanunlar uyarınca oluşturulan tapulara değer verileceğinin kabul edildiği,
davacı herhangi bir tapuya dayanmadığından maki komisyonlarınca yapılan işlemin sadece nitelik belirleme olup, orman dışına çıkarma işlemi olmadığı, 30.04.2010 gün ve 2004/1- 2010/1 sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına göre ise, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp orman tahdidi içinde kaldığı kesinleşen, ancak, tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tespit niteliği taşıdığı, teknik ve hukuki anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığı, bu yerlerin tesbit tarihinden itibaren imar, ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmadığı, davacının bu nitelikte bir taşınmazın adına tescilini isteyemeyeceği gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 09/04/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.