22. Hukuk Dairesi 2015/34870 E. , 2016/3339 K.
"İçtihat Metni"Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, ...na bağlı Adana İli Yüreğir Devlet Hastanesinin kendi bünyesinde bulunan hastanelerin temizlik ve yemek işlerini taşeronlara verdiğini, bu taşeronların C... Ltd. Şti. olduğunu, ...nın üst işveren olarak sorumlu olduğunu, müvekkilinin davalı bakanlığa bağlı bulunan Adana Devlet Hastanesinde 05.01.2006-31.05.2011 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını, iş sözleşmenin işveren tarafından bitirildiğini, iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücret alacağı, genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, ...nın taraf sıfatının bulunmadığını, asıl işverenin davacının çalıştığı ve iş sözleşmesini imzaladığı C... Ltd. Şti. olduğunu, bakanlık ile ihale ile iş verdiği dava dışı şirket arasında alt işveren-üst işveren ilişkisinin olmadığını, dolayısıyla .... aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı ile bakanlık arasında imzalanan bir hizmet sözleşmesinin olmadığını, davacının çalıştığı firma olan C... Ltd. Şti. ile Adana Devlet Hastanesi baştabipliği arasında imzalanan sözleşmelerin belirli süreli hizmet sözleşmeleri olduğunu, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş, zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.
Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun sebeplerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde, verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz.
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 tarihli ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve kanuni olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği kanun koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Somut olayda, mahkemece kısa kararda 4.874,69 TL kıdem tazminatı ile 1.330,51 TL izin ücreti alacağının (izin ücreti alacağının 100,00.TL"sine dava tarihinden itibaren, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 03.07.2012 tarihinden itibaren kanuni faiz yürütülmesine) davalıdan tahsiline dair karar verilmişken gerekçeli kararın hüküm kısmında 10.667,19 TL kıdem tazminatı ile 3.497,33 TL izin ücreti alacağının (izin ücreti alacağının 1.000,00 TL"sine dava tarihinden itibaren, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 03.07.2012 tarihinden itibaren kanuni faiz yürütülmesine) davalıdan tahsiline dair karar verilmiştir. Gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki açık olduğundan kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.