Esas No: 2021/105
Karar No: 2022/1586
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/105 Esas 2022/1586 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir dava, Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından bozuldu. Ancak, mahkeme, Yargıtay'ın bozma kararına direnerek, davalı şirketin vekalet kullanarak müvekkilinin adına keşide ettiği bononun bedelini ödemesine karar verdi. Davacı vekili, davalının vekaleti kötüye kullanarak bono bedelini başka bir kişinin lehine keşide ettiğini iddia ederek, 20.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmişti. Davalı vekili, bononun davacının bilgisi ve onayıyla keşide edildiğini savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme, davacı şirket ve davalı arasında vekalet ve adi şirket ortaklığı anlaşmaları olduğunu belirterek, davalının davacının zararından sorumlu olduğuna hükmetti ve 101.196,28 TL alacağın 20.000 TL'sinin faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesine karar verdi. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, ıslah ile istenen alacak miktarı yönünden zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek, kararın ıslah edilen miktara yönelik hükmünün davalı yararına bozul
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.05.2015 tarih ve 2015/37 E. - 2015/186 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin, resmi kurumlardaki bir kısım işlerini takip etmesi için davalıya vekaletname verdiğini, ancak davalının bu vekaletname ile verilen yetkiyi kötüye kullanarak akrabası olan dava dışı kişi lehine 30.000.-TL bedelli bir bono keşide ettiğini, söz konusu bono bedelinin müvekkilince icra tehdidi altında ödendiğini, oysa müvekkilinin bono verilen kişiye herhangi bir borcunun bulunmadığını, vekalet görevini kötüye kullanan davalının müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000.-TL'nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 29.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 101.196,28 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava konusu bononun, davacının bilgisi ve onayı ile keşide edildiğini, lehine bono düzenlenen Yavuz Altaylı'nın, davacı şirkete verdiği borç karşılığında söz konusu bononun düzenlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre; Yargıtay ilamının 2. bendinde gösterilen bozma kararına karşı direnilmiş, üçüncü bentte gösterilen bozma kararına uyulmuş, taraflar arasında vekalet ve adi şirket ortaklığı ile ilgili sözleşmeler bulunduğundan, davalı dava konusu borçlanma ile ilgili olarak emniyeti suiistimal suçundan sanık olarak yargılandığından davacı şirketin davalının sebebiyet verdiği borcu dava dışı...'ya ödediği tarihden sonra ıslah tarihine kadar, dava tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın 125. maddesinde kabul edilen 10 senelik zamanaşımı geçmediğinden ıslah edilen bölüm için ileri sürülen zamanaşımı def'inin yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin ıslah edilen kısma yönelik zamanaşımı itirazının reddine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19/09/2014 tarihli 2013/7464 E. 2014/14170 K. sayılı kararının 2. bendinde gösterilen bozma sebebine karşı direnilmesine, ıslah edilen davanın kabulüne, 101.196,28 TL alacağın 20.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren kalan kısmının ıslah tarihi 29/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemenin kısmen direnme kararı yönünden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan incelemede, direnme kararının bozulmasına karar verilip, bozmaya uyulan kısım yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya Dairemize gönderildiğinden, bu aşamada sadece ıslah edilen kısma yönelik zamanaşımı def’inin reddi kararı yönünden temyiz incelemesi yapılmıştır.
Dava, vekalet görevi kötüye kullanılarak davacı şirket adına keşide olunduğu iddia edilen bonolar nedeniyle ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, dava dilekçesi fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000.-TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 29.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 101.196,28 TL'ye yükseltmiştir. Davalının, davacı şirketin vekili sıfatıyla keşide ettiği senedin tanzim tarihi 26.02.2002 olup, davacı şirket tarafından, dava dışı senet alacaklısına icra dosyası kapsamında yapılan son ödemenin 31.05.2006 tarihinde yapılmış olmasına göre, kısmi alacak davasında saklı tutulup ıslah ile istenen alacak miktarı yönünden ıslah tarihi itibarıyle TBK’nın 147/4. (BK’nın 126/4) maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden davanın ıslah edilen miktar için zamanaşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından, mahkeme kararının ıslah edilen miktara yönelik hükmünün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının ıslah edilen miktara yönelik hükmünün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.