22. Hukuk Dairesi 2014/31694 E. , 2016/3445 K.
"İçtihat Metni"Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı .... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının, davalı Bakanlığa ait işyerinde 01.01.2002-04.05.2011 tarihleri arasında altişverenlerin işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacaklarının faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı .... vekili, husumet itirazında bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap vermemiş, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, kanuni süresi içinde, davalı Bakanlık tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Kıdem tazminatına ve diğer alacaklara esas alınması gereken hizmet süresi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih, bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarihin, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gerekir. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçirdiği süreler de kıdem tazminatına esas alınmayacak, buna karşın deneme süresi kıdemine eklenecektir.
İşçinin en az bir yıllık çalışması aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerinde geçmiş olmalıdır. Kural olarak aynı guruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün değildir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesine uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet sözleşmesine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Kanun’un 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen dört aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu sebebe dayalı istemin reddine sebep olmaz. Somut bilgilere dayanması şartıyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olayda, davacının, davalı Bakanlığa ait işyerinde 01.01.2002-04.05.2011 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı kabul edilmiş ise de, davacının 2003-2006 yılları arasında Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında çalışması görülmemektedir. Davacı tanıkları fiili çalışmayı doğrulamış iselerde, tüm çalışma döneminde birlikte çalıştıklarına dair Sosyal Güvenlik Kurumu belgeleri dosyaya sunulmamıştır. Davalı Bakanlık ile altişverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri ise 2007 yılı ve sonrası için dosyaya sunulmuştur. Davalı sunduğu cevap dilekçelerinde davacının 2002-2011 yılları arasında çalıştığını ve 2002 yılı ile 2007-2011 yılları arasında çalıştığını belirterek çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Hal böyle olunca, tanıkların Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları getirtilerek, davacı ile birlikte çalıştıkları süreler belirlenerek, belirlenen bu süreler ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında görülen sürelerde fiili çalışma olgusunun ispatlandığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 11.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.