22. Hukuk Dairesi 2014/31713 E. , 2016/3446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının, davalı Bakanlığa ait işyerinde altişverenlerin işçisi olarak yemekhane işlerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin emeklilik sebebiyle sona erdiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının faizileryle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili; yargı yolu, görev ve husumet itirazı ile zamanaşımı definden bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı... (...) vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalılar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Kıdem tazminatına esas alınması gereken süre ve bu tazminata uygulanması gereken faizin başlangıç tarihi ile davalı ... Bakanlığının harç giderlerinden sorumlu tutulmasının doğru olup olmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
3-Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi hükmüne göre, yürürlükte bırakılan mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14. maddesinde, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir.
Somut olayda, davacının, davalı bakanlığa ait işyerinde 20.03.2003-31.12.2012 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı kabul edilmiş ise de, iş sözleşmesi 01.12.2011 tarihli fesih bildirimi ile kesintiye uğramıştır. Davacı bu tarihte yazılı fesih bildirimini tebellüğ etmiştir. Fesih bildiriminde, 19.09.2011 tarihinde başlayan iş sözleşmesinin 31.12.2011 tarihi itibariyle sona ereceği, ondört gün ihbar süresini kullanması gerektiği belirtilmiş, fesih bildiriminde belirtilmesine rağmen ihbar süresi kullandırılmamış, işten çıkışı aynı tarih itibariyle yapılmıştır. Bu durumda, iş sözleşmesinin kesintiye uğradığı tarihe kadar olan çalışma süresi ve bu tarihten sonraki çalışma süresi ayrı ayrı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
4-Ayrıca, mülga 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesinde, işçinin iş sözleşmesini bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık aylığı almak amacıyla feshetmesi durumunda, kıdem tazminatına hak kazanacağı öngörülmüş ve yine aynı maddede, iş sözleşmesinin bu amaçla feshinden söz edilebilmesi için ; sözleşmeyi işçinin feshetmiş olması, feshin emekli (yaşlılık) aylığı almak amacıyla yapılmış olması ve işçinin sosyal güvenlik kurumuna başvurduğunu ve aylığı hak kazandığını belgelemesi gerektiği belirtilmiştir. İşçinin, iş sözleşmesini yaşlılık aylığı almak amacıyla feshinde, kıdem tazminatı hakkının dogması için fesih tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanma şartlarının gerçekleşmiş olması yeterlidir. Kanunda ön görülen belgeleme şartına uyulmamış olması kıdem tazminatı hakkının doğmasını engellemez. Belgeleme şartına uyulmaması hali sadece kıdem tazminatının gecikme faizinin fesih tarihinden değil dava tarihinden başlatılması sonucunu meydana getirir. Başka bir anlatımla bu yön iş verenin kıdem tazminatı borcu bakımında hangi tarihte temerrüde düştüğünün tespitinde belirleyici olur.
Dosya içeriğinden, davacının emekliliği hakettiğine dair belgeleri işverene vermediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yanlış olmuştur.
5-Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 13/j bendinde Genel bütçeye dahil idarelerin yargı harçlarından muaf olacağı düzenlenmiştir.
Mahkemece, davalı ... Bakanlığının harçtan muaf olduğu gözetilmeden, harç giderlerinden sorumlu tutulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. verildi.