12. Ceza Dairesi 2016/6587 E. , 2016/11706 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması ile TCK"nın 85/1, 22/4, 62. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
..."ın ölümü ile sonuçlanan olayda, sanığın ölen ile eşit kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında, suçun işleniş şekli, sanığın kusurunun ağırlığı ile hak ve nesafet kuralları da gözetilerek, alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması ve yasal olarak uygulama imkanı bulunmadığı halde ölen ile eş kusurlu olduğundan bahisle sanık hakkında hükmolunan temel cezadan TCK"nın 22/4. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın kusura, beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Ceza Genel Kurulu"nun 09.02.2016 tarih, 2014/8-71 esas, 2016/42 karar sayılı ilamı ile "....Uyuşmazlığın çözümü için daha önce verilen hükmün aleyhe temyiz edilmemesi nedeniyle yeniden verilen hükümde ceza miktarı ve türü itibariyle "cezayı aleyhe değiştirememe" kuralı uygulanması gereken sanık hakkında hükmün açıklanmasına karar verilmesi ve sonrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması halinde uygulamanın ne şekilde yapılması gerektiği üzerinde durulmalıdır.
Kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin ve sanık lehine hükmün temyiz edilmesi durumunda daha sonra kurulacak hüküm ya da hükümlerdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümden daha ağır olmamasını ifade eden "cezayı aleyhe değiştirememe" kuralının sanık lehine getirilen düzenlemeler olduğu açıktır. İlk hüküm aleyhe temyiz edilmemesi nedeniyle daha sonra kurulacak hükümlerde "cezayı aleyhe değiştirememe" ilkesi gözetilmesi gereken sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi uygulandığı takdirde anılan kuralın uygulanamayacağına ilişkin yasal bir düzenleme mevcut değildir. Yine, kendisine sunulan fırsatı değerlendiremeyerek denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin 11. fıkrası gereğince hükmün aynen açıklanması gerektiğinden bahisle "cezayı aleyhe değiştirememe" kuralının uygulanmaması gerektiğine dair sanığın aleyhine çıkarımda bulunmak da mümkün değildir. Ayrıca, ilk hükümdeki kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi hatalı bir uygulamaya dayanmamakta ise, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması sırasında ilk hükümdeki seçenek yaptırımların "aleyhe değiştirme yasağı" ilkesi gereğince gözetilmesi, atıfetin genişletilmesi olarak da nitelendirilemez. O halde "cezayı aleyhe bozma, düzeltme ve değiştirme yasağı"nın konusunun zorunlu olarak infaz edilebilecek sonuç ceza olduğu göz önüne alınarak, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hallerinde açıklanması geri bırakılan hüküm aynen açıklanmalı, ancak hükmün son kısmına "cezayı aleyhe değiştirememe" kuralı gereğince ilk hükümdeki miktar üzerinden infazın yerine getirilmesi gerektiği şerhi düşülmelidir. Böylece hükmün aynen kurulması nedeniyle CMK"nın 231/11. maddesine ve infazın ilk hükümdeki ceza üzerinden yapılmasına ilişkin hükmün sonuna eklenecek şerh ile de 1412 sayılı CMUK"un 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/4. (5271 sayılı CMK"nın 307/4.) maddesine aykırı hareket edilmemiş olacaktır." şeklindeki ilamı gözetilip, bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Kısa süreli hapis cezası adli para cezasına çevrilerek verilen ilk hükmün yalnız sanık müdafii tarafından temyiz edilip Özel Dairece lehe bozulmasından sonra, 10 ay hapis cezası şeklindeki açıklanması geri bırakılan ikinci hükmün, sanığın, denetim süresi içinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanması sırasında "cezayı aleyhe değiştirme" yasağı gözetilerek infazın ilk hükümdeki adli para cezası üzerinden yapılması gerektiği belirtilmeden, sanığın hapis cezası ile mahkûmiyetine karar verilmesi,
İsabetsiz olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükme "1412 sayılı CMUK"un 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/4. maddesi uyarınca infazın ilk hükümdeki adli para cezası üzerinden yapılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.