20. Hukuk Dairesi 2018/6377 E. , 2019/1101 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili, ... ilçesi, ... köyü 108 ada ... parsel sayılı, 820.351,06 m2 yüzölçümlü taşınmaz ... vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı 15/09/2014 havale tarihli dilekçesinde özetle; ... ilçesi ... köyü 108 ada ... parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit gördüğünü, dava konusu taşınmazın babasından kendisine kalması sebebiyle tek başına malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu ve sınırlarını bildirdiği tapu kapsamında kalan bölümlerin ... olmadığı iddiasıyla bu bölümlerin tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın usul ve esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun .... maddesine göre 09/02/2009 tarihinde kesinleşen ... kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın ... arazisi olduğu, üzerine ev yapılarak kullanıldığı bu hali ile ekonomik amaca uygun zilliyetlik olarak kabul edilemeyeceği ve eski tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinden de doğal görünümlü boş arazi olduğu anlaşıldığından bu hali ile davacının davası ispat olmadığından esastan reddine, davacı arazinin babasından kaldığını beyan etmiş babasının halen yaşamakta olduğu kendi beyanları ve bilirkişi anlatımları ile sabit olmuştur. Henüz davacının babasına ait olduğu tespit edilmeyen bir yerin bağış yolu ile davacıya intikal etmesi ve zilliyetliğin bu şekilde aktarılması mümkün olmadığından davacının mirastan doğan dava hakkı henüz ortaya çıkmadığından usul bakımından da davanın reddine karar verilmiş, davacının dayandığı tapu kaydının hukuki kıymetini yitirip yitirmediği saptanmamış, yine taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, dava tarihine kadar kim tarafından ne şekilde tasarruf edildiği ve kullanımın ne sıfatla olduğu açıkça belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, davacının dayandığı 28.06.1955 tarih 156 sıra numaralı tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokileri, dayanak tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, en eski tarihli hava fotoğrafı ile en eski tarihli hava fotoğrafından üretilen memleket haritası ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman ... mühendisleri arasından seçilecek bir ... mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi ... olan bir yerin üzerindeki ... bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt ... toprağının ... sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dayanak tapu kayıtları yöntemince yerel bilirkişi ve harita mühendisi bilirkişi eliyle zemine uygulanmalı, hudutları yerel bilirkişiden sorulup irdelenmeli, tapu kayıtları uyuyor ise, tapu kayıtlarına 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesi bağlamında öncelikle kapsam tayin edilmeli, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiği kabul edildiği takdirde ise, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 21 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamı belirlenmeli ve harita mühendisi bilirkişiye tapu kaydının sınırları itibariyle kapsadığı alanı ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını ayrı ayrı gösteren ayrı renkli kalemlerle işaretli müşterek imzalı kroki düzenlettirilmeli; asıl taşınmazın kapsamı, ... veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilme ve dayanak tapu kaydının eski tarihli resmî belgelerdeki nitelendirilmesine göre 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukukî geçerliliğini yitirip yitirmediği değerlendirilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın ... sayılan yerlerden olmadığı ve davacının dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde, davacının zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; taşınmazın ne kadar zamandır boş vaziyette olup kullanılmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tesbit edilmeli, taşınmazın öncesinde ne şekilde tasarruf edildiği ayrıntılı biçimde açıklattırılmalı, taşınmaz üzerinde taraflar yararına zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazda zilyetlik koşulları oluşmuş ve iradi terk söz konusu değil ise 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı ve daha sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/02/2019 günü oy birliği ile karar verildi.